22 Kasım 2014 Cumartesi

ARABULUCULUK HUKUKÇULARIN “İŞ”İDİR… (Derleme-Makale)


 

Sözlük anlamı ile arabuluculuk uzlaştırıcılıktır. Kişiler, kurumlar ve devletler arasındaki bir anlaşmazlık durumunda tarafların uzlaştırılması çabasına arabuluculuk , bu çabayı gösteren kişi ya da kuruma da arabulucu denir. Genel ve geniş anlamıyla ; sözlük anlamıyla veya halk arasında yaygın kullanımıyla arabuluculuğu, kendisinden arabulucu olması istenen herkes yapabilir.

Ancak hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk ancak hukuki uyuşmazlıklarda söz konusu olan arabuluculuktur. Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğu ve mevcut mevzuatımızı göz önüne aldığımızda –ki başka arabuluculuklar bu makalenin konusu değildir- arabuluculuğu sadece arabuluculuk eğitimi almış ve sicile kaydını yaptırmış hukukçular yapabilir.

Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemek amacıyla 7.6.2012 tarihinde 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu çıkarılmıştır.[1]

HUAK .madde 2/b de “Arabuluculuk , Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak; Arabulucu da “ Arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Adalet Bakanlığı’nca düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişi” olarak tanımlanmıştır.

HUAK madde 20 de ise ; Sicile kaydın, ilgilinin Arabuluculuk Daire Başkanlığına yazılı olarak başvurması üzerine yapılacağı ; sicile kayıt için de  Türk vatandaşı olmak,  mesleğinde en az beş yıllık kıdeme sahip hukuk fakültesi mezunu olmak, tam ehliyetli olmak,  kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak,  arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve Adalet Bakanlığı’ nca yapılan yazılı ve uygulamalı sınavda başarılı olmak gerekeceği belirtilmiştir.

Yani mevcut mevzuatımıza göre sadece yukarıdaki şartları taşıyan hukukçuların bu mesleği yapabileceği açık ve nettir.  Ancak, son zamanlarda hukukçuların yanı sıra diğer meslek erbaplarından da arabulucu olup olamayacağı konusunda sanal ve gerçek ortamlarda tartışmalar yaşanıyor.

Hukukçu olmayan bir meslek erbabı arabulucu olabilir mi? Örneğin bir mimar, mühendis, psikolog, bir bir öğretmen ,bir muhasebeci ya da bir akademisyen, hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk yapabilir mi? Yasal düzenlemeyi, yurtdışındaki uygulamaları, arabulucu-avukat meslektaşların görüşlerini dikkate alarak bu soruya yanıt vermeye çalışalım:

İnternet ortamında, arabuluculukla ilgili gruplarda bu konu tartışmaya açıldığında ilk refleksim şu şekilde olmuştu:

Nasıl ki hukukçular inşaat işinden anlamaz /uğraşmamalı ise, inşaatçılar da hukuktan- bir hukukçu kadar en azından- anlamaz/uğraşmamalıdır. Arabuluculuk, Avukatlık, Hakimlik, Savcılık, Noterlik her ne kadar birbirinden farklı meslekler ise de tüm bu mesleklerin ortak özelliği hukukçu olmalarıdır. Arabuluculuğun alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olması yargılama sürecine alternatif olmasıdır yoksa hukuka alternatif olması değildir. Arabulucu olan meslektaşlarımızın avukatlık-hakimlik-savcılık-noterlik gibi hukuk mesleklerine sahip çıkması ve saygı duyulmasına asgari özen göstermesi gerekir. İnşaatçıların tecrübelerinden, teknik bilgilerinden elbette yararlanılmalıdır. Nasıl ki, yargılama sırasında İnşaatçı Bilirkişilerden teknik/meslekle ilgili bilgi ve tecrübelerinden yararlanılarak rapor isteniyorsa, Hukuki Arabuluculukta da (Hukuki olmayan arabuluculuk HUAK kapsamında değildir) taraflar isterlerse, gerek yargılama sırasında/özel mütalaa şeklinde elde etmiş oldukları raporlar çerçevesinde sorunlarını üçüncü kişi olan arabulucunun gözetiminde tartışabilir ve çözebilirler. Taraflar -her iki taraf- isterse arabuluculuk görüşmeleri sırasında teknik rapor - taraflarca- istenebilir/beklenebilir/eklenebilir. Ancak, arabulucu-kendiliğinden-bilirkişiye başvuramaz. Ayrıca; arabuluculuğun hukukçular tarafından iyice özümsenmesi, benimsenmesi aşamalarından sonra, (gelecek yıllarda koşulların gerektirmesi halinde) (çok ileriki yıllarda belki-) inşaatçılar /mühendisler/mimarlar, ancak bir hukukçu arabulucu yanında Eş Arabulucu olabilirler. Ancak, bu neredeyse 1,5 yıllık süreçte sadece 101 hukuki uyuşmazlık arabuluculukla çözümlenmiş ise , hukukçular dışında arabulucu aranmasının zamanı değildir. Olması gereken; arabuluculuğun belli bir meblağa kadar ve/veya belli tip uyuşmazlıklarda ya da tüm hukuki uyuşmazlıklarda davadan önce başvurunun zorunlu olmasına yönelik acil yasal ve idari düzenlemeleri gerçekleştirmektir. (BERKHAN) [2]

Pek çok meslektaşımız konuyla ilgili çeşitli görüş, öneri ve eleştirilerde bulundurlar:

"Hukuki uyuşmazlıklarda " arabuluculuk süreci sonunda varılan anlaşmanın ya da anlaşamamanın hukuki sonuçları vardır. Üstelik bunlar tek tür hukuki uyuşmazlıklar değildir. Aile hukuku, borçlar Hukuku, ticaret hukuku, tazminat hukuku v. s. Bu durumda, sürecin sonunda, anlaşmazlığın türüne göre ilgili hukuk alanında tanınmış sonuçlar vardır. Hukukçu arabulucular dışında bu sonuçları bilmeyen bir arabulucu önderliğinde yürütülen süreç ne yazık ki tarafları yanlış yerlere sürükleyecek, uygulanması mümkün olmayan anlaşmalar ortaya çıkabilecektir.

Dünyada arabuluculuğun faklı uygulamaları mevcut. Bunlar arasında bilirkişi arabulucuların yer aldığı türler de var. Ama ülkemizde henüz kolaylaştırıcı arabuluculuk olarak düzenlenen bu sürece hukukçu olmayanların dahil edilmesi bugünkü şartlarda düşünülemez. Zaman ve mesleğin seyri ne gösterir bilinmez ama yakın gelecek için bence hukukçular dışındaki kişilerin hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk yapmaları mümkün değildir . (EKŞİLER) [3]

Ayrıca, Uzlaşma sonucunda imzalanacak olan tutanağın yazılması bile çok önemlidir ve hukuki (bilgi) nosyon gerektirir. Hukukçu dışında bir kimsenin yargı makamları tarafından doğrudan onaylanacak ve icra edilebilirlik şerhi verilecek olan hukuki bir metni yazabileceği düşünülemez.(AYCAN)[4]

Önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu için yasal düzenleme gerçekleştirilmelidir. Hukukçular, uyuşmazlığın türüne göre teknik destek ihtiyacını karşılayamaz ve bunu tarafların uzlaştığı bir bilirkişi aracılığı ile gideremez ise belki o zaman teknik arabulucular (mali müşavir, psikolog, mimar, mühendis, doktor vb.) düşünülebilir. Dünyadaki uygulamalar ve oranlardan da yararlanabilir. Elbet hukukçu arabulucunun bulunmadığı bir arabuluculuk düşünülemez. Ancak özel durumlarda ve teknik destek gerektiren uyuşmazlıklarda diğer meslekteki arabulucular, heyeti tamamlamak üzere düşünülebilir. Yani tek bir hukukçu arabulucunun özel bilgiler nedeniyle yetersiz olduğu durumlarda tamamlayıcı nitelikte. (AYDIN)[5]

[6] (NOT: Bir Arabulucu-Avukat meslektaşımızın yorumuna yer verilmiş ise de ilgilinin talebi üzerine yorumu kaldırılmıştır.)

Arabuluculuğu öğrenmek kadar ara bulmaya yetenekli de olmak gereklidir, bu yüzden hukukçu dışındaki meslek gruplarından da bu yeteneğe sahip olanlar mutlaka vardır diyen bu şekilde hukukçu dışındaki meslek kollarının arabulucu olmasına daha ılımlı bakan avukat arabulucular da vardır: (ÇAĞLAR) [7]

Eğer uzlaştırma yeteneğini geliştirmişse olabilir ama yine de hukuk yönü eksik kalır, pratik açıdan da talep olmaz diyen, bu nedenle hukukçu dışındaki mesleklere mensup kişilerin uzman tanık olarak değerlendirilebileceği de ileri sürülmekte, (POLAT)[8] hukuki mütalaaya kadar bilirkişilerden görüş isteyen bir hukuk sisteminde bunların olması da kaçınılmaz olduğu dile getirilmektedir. (ÜNLÜ)[9]

Acil olarak arabuluculuğun en azından belli bir meblağa kadar zorunlu olması ile ilgili yasal düzenlemenin yapılması için bu süreci hızlandırmak için bizler neler yapmalıyız, bunları konuşmalıyız. (ŞİVİLOĞLU)[10] Yasal düzenleme için Bakanlığı nasıl harekete geçirebiliriz? Toplu bir görüşme vs. bunlar üzerinde çalışmalıyız diyenler de vardır. (DÜNDAR)[11]

Hukukçu dışındaki meslek gruplarının arabuluculuk yapması önerisine karşı “ Hukukçulara da elli-yüz saat temel tıp eğitimi versinler, biz de gripti, anjindi, tonsilitti, soğuk algınlığı falan muayene edip reçete yazalım, öyle olur mu acaba?” şeklinde haklı eleştiriler de yapılmaktadır.(DEVELİER)[12]

İnşaat konusunda uzman bir kişi o konuda arabuluculuk yapmaya istekli ise arabulucu yardımcısı yapılabilmelidir (DEMİR)[13] önerisine karşı ise “Yardımcı arabulucu kullanmak yerine ben delil tespiti yaptırırım.” Şeklinde görüşler dile getirilmektedir. Ve haklı olarak hukukçular dışında her hangi birine olumlu bakmanın diğer tüm meslek gruplarına arabulucu olma yolunu açacağı düşünülmektedir. (ÜNLÜ)[14]

Farklı meslek gruplarına arabuluculuğa açmanın yaratacağı endişeler ile kapalı tutmanın yaratacağı sakıncaları birlikte değerlendirip orta bir yolu işaret edenler de vardır. İnşaat uyuşmazlıklarında hem inşaatçı hem de hukukçu iki arabulucu ile konunun çözümü zira ikisi bir arada olduğunda faydalı olacaktır. Zira inşaat uyuşmazlıklarında bu gün çok karmaşık teknoloji, imalat ve yapım teknikleri var, ancak, hukukçu arabulucu olmak kaydı ile bir başka arabulucu (örneğin inşaat mühendisi, doktor, vs.) , yardımcı olarak, ihtiyari olarak yer alabileceği (ÖZTÜRK)[15] ;  Haklı haksız ayrımı yapamayacağına göre arabulucunun teknik bilgiye sahip olmasının bir önemi olmadığı ancak istisnai olarak psikoloji eğitimi almış olanların sisteme dahil edilebileceği dillendirilmektedir.(GÜLSARAN)[16] Sadece hukukçu olmalı (AKPINAR)[17] diyen arabulucuların sayısı, başka mesleklerden de arabulucu olabilir diyenlere göre yaklaşık dört kat fazladır. (DEMİR)[18]

“Diğer taraftan dünyadaki uygulamaya baktığımızda, arabuluculuk görevi için çoğunlukla avukatlar, avukatlar arasında da uyuşmazlık konusunda uzman olan avukatlar tercih edilmektedir. Her avukat gerekli yeteneklere sahip olmamakla birlikte, aynı zamanda avukat olan iyi bir arabulucu, oldukça büyük bir avantaja sahiptir. Bir avukatı arabulucu olarak görevlendirmenin bir barış konferansına tankla gelmek gibi bir şeydir “ şeklinde de görüşler vardır. (KEKEÇ,Dipnot.76-77 )[19]

Bir avukat-arabulucu, kolay olmamakla birlikte, tarafsız üçüncü kişi özelliklerini uygulamaya koymayı başarabilirse, hukuki konulara çok iyi hakim olduğu için, çözüm alternatiflerinin daha kapsamlı ortaya konulmasını ve sonuç olarak hazırlanacak anlaşma ve şartlarının daha iyi ifadesini sağlayabilecektir. (KEKEÇ,Dipnot.78)[20]

ÖZMUMCU’ Hocamıza göre: Ülkemiz açısından bir değerlendirme yaptığımızda, ilk etapta, arabulucuların hukukçu (avukat, emekli hâkim, noter veya akademisyen v.s) olmaları isabetli görülmektedir. Ancak bu pilot projelerin sağladığı olumlu gelişmelere bağlı olarak, bazı hukuki konuları aşan uyuşmazlıklar açısından, başka alanlarda konularının uzmanı olan (mühendis, mimar, psikolog, pedagog, halkla ilişkiler uzmanı vs.) kimselerin de hukukçu arabulucu ile birlikte bu sistem içinde yer alacak konuma getirilmelerine imkân veren yasal düzenlemelere gidilmelidir. Şu an itibariyle 6325 Sayılı Kanun'un öngördüğü mevcut düzenleme yerindedir. Ancak orta veya uzun vadede arabuluculuk diğer meslek alanlarına da yansıyabilir; bunun için de öncelikle sistemin zaman içinde başarılı olması, yerleşmesi ve toplumun buna güven duyması çok önemlidir ; hatta daha da ötesi son derece önemlidir. [21]

Arabulucunun hukukçu olması, uygulamaya da hakim olması nedeniyle avukat olması, uyuşmazlık konusunda uzman olması ve tüm bunların yanında arabuluculuk yeteneklerine de sahip olması uyuşmazlığın barışla sonuçlanması ve anlaşma metninin daha sorunsuz düzenlenebilmesi açısından tercih edilecektir. Diğer taraftan, ancak bir hukukçunun gözlemleyebileceği, hata, hile, ikrah, müzayaka gibi iradeyi sakatlayan durumların varlığını gördüğü ya da hissettiği durumlarda-her ne kadar taraflara arabuluculuk hukuki süreci dışında hukuki bilgi verme ve uyarı zorunluluğu bulunmasa da-tarafları sükunete davet etmek, görüşmelere ara vermek, tarafların bir de konuyu avukatlarıyla paylaşmalarını istemek ve zorunlu durumlarda imzalayacağı sözleşmenin hukuki sonuçları hakkında bilgi vermek gerekebilir. Bu durum hem hukukçu olmanın hem de etik değerlere sahip iyi bir arabulucu olmanın bir gereğidir.

Avukatlık mesleğini icra ederken müvekkilinin çıkarlarını gözetmenin yanı sıra karşı tarafın hukukunu gözetmek, avukatlar için bir görevdir. Her ne kadar “en kötü uzlaşma en iyi mahkemeden yeğdir” sözü uzlaşma ile uyuşmazlıkları çözmeyi öncelleyen her avukatın düsturu olsa da, bu “nasıl anlaşırlarsa anlaşsınlar yeter ki anlaşsınlar ” demek değildir. Arabuluculuk yargılama faaliyetinin alternatifi olsa da bir hukuki süreçtir, taraflar her ne kadar kamu düzenine ve ahlaka aykırı olmamak şartı ile istedikleri şekilde anlaşabilirler ise de “icra edilebilirlik” şerhi alınması isteniyorsa bu anlaşma sonucunun hukuki olması gerekir. Arabulucu, taraflar arasında eşitliği gözetmekle de yükümlüdür.( HUAK.m.9 /3) Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde, arabulucunun hukukçu olması, avukat olması –bu meslek yasal düzenleme ile sadece hukukçulara hasredilmemiş olsaydı bile - tercih edilecektir.

Hukuk bilgisi dışında ayrıca bir arabuluculuk eğitimine ihtiyaç duyulmuştur. “Arabuluculuk eğitimi, hukuk fakültesinin tamamlanmasından sonra alınan, arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesiyle ilgili temel bilgileri, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri ve davranış psikolojisi ile yönetmelikte gösterilecek olan diğer teorik ve pratik bilgileri içeren eğitimi ifade eder.”( HUAK.m.22 )

“Hiç bir psikoloji eğitimi almamış savcı ve hâkimlerin zihinsel engelli ya da psikolojik sorunlu kişiler ile ilgili bilirkişi raporlarını dikkate almaksızın hüküm verebildiği bir sistemde kimin neye hakkı olduğu konusu oldukça tartışılabilir.” (YALÇINÖZ)[22]

İlerde hukukçu dışındaki mesleklere de arabuluculuk hakkı tanıyan kimi ülkelerde olduğu gibi psikolog mühendis vb. arabuluculuk eğitimi yanında ilave olarak temel hukuk eğitimi de almak kaydı ile işin niteliğine ve ihtiyaca göre bir hukukçu arabulucunun yanında “eş arabulucu” , “ yardımcı arabulucu” düşünülebilirse de bu günümüzün ihtiyacı ve sorunu değildir.

Eş arabulucu, yardımcı arabulucu olabilmenin de hukukçu olmayanlarca mümkün olmayacağını ileri süren arabulucular bulunmaktadır:

“Türk Hukuk sisteminde artık Arabuluculuk müessesesi varsa ya da Arabuluculuk bir meslek olarak düzenlenmişse ve bu yargılamanın alternatifi ise yasal düzenlemeden önce arabuluculuk diye anılan tanımlanan her şey artık farklı bir yere konmalı ve farklı anlaşılmalıdır. Ayrıca ‘’ Eş Arabulucu ve Yardımcı Arabulucu ‘’ tanımlamalarını da uygun bulmuyorum. Bence bu şekilde nitelemeler algı karışıklığını daha da arttırabilir.” (DAĞCI)[23]

Arabuluculuk Hukukçuların “İş”idir artık. Mevzuatı ve idari düzenlemesi olan bir meslektir. “Bırakınız hukuki sonuç doğuracak işlemleri hukukçular yapsın.” (HACIEMİNOĞLU) [24], çünkü, “hukukçu olmayan birisi uyuşmazlığın ne durumda olduğunu ve tarafların BATNA sını tespit edemez” (ŞİMŞEK)[25]

Bu noktada özellikle hukuka ve adalete duyulan güvenin korunması önemlidir. “Bir toplumun en önemli yapı taşlarından biri de adalete güvendir. O güven bir kere zedelendi mi bir daha onarılması imkansız hale gelebilir” (ÖZMUMCU)[26] Arabuluculuğun gelişmesi, benimsenmesi, yaygınlaşması için yargıya, hukuka ve alternatif uyuşmazlık çözümlerine duyulacak güven önemlidir. Yargıya güvenin azalması arabuluculuğa olan güvenin artması sonucunu doğurmaz. Farklılıklar tercih sebebi olabilir sadece. Bu nedenle arabulucular bir taraftan bağımsız, tarafsız, adil ve masrafsız bir yargılama sistemi için mücadelesi verirken diğer taraftan toplumun arabuluculuk ile çözüme uygun uyuşmazlıklarda arabuluculuğu tercih etmeleri için her türlü çabanın içerisinde olmalıdırlar. Yargıya, arabuluculuğa güveni sağlayarak adalete ve toplumsal barışa katkı sunan gönüllüler olmalıdırlar. Gönüllü olma ruh hali ile çalışılmalı, ancak, artık arabuluculuk eğitimi almış ve sicile kaydını yaptırmış hukukçular için bir profesyonel iş, bir meslek halini almakta olduğunu aklımızda tutmamız (unutmamak) gerekir.

Burada yapılması gereken arabuluculuk eğitiminin daha da nitelikli ve uzmanlaşmaya dönük olarak verilmesi; Eğitimde standardizasyonun sağlanması; Uzman arabuluculuğun düzenlenmesi; Belli tip uyuşmazlıklar ve/veya belli bir meblağa kadar olan parasal uyuşmazlıklarda veya tüm hukuk  uyuşmazlıklarında dava öncesi arabuluculuğa başvurmanın zorunlu zorunlu hale gelmesi için gerekli yasal ve idari düzenlemenin yapılması, başka mesleklere arabuluculuğun açılmasından çok daha elzem daha elzem bir konudur. Bir yıl önce yürürlüğe konulan mevzuatımızdaki eksiklikler yasal düzenlemelerle düzeltilmeli, arabuluculuğun gelişmesi ve arabulucuların mesleklerini profesyonelce yapabilmeleri için iş imkanları genişletilmelidir. Bunun için de bir taraftan kamu spotlarıyla, halka, kurum ve kuruluşlara yönelik eğitim çalışmalarına hız verilmeli; bir taraftan da belli tip ve/veya belli bir miktara kadarki parasal/ticari uyuşmazlıklarda veya tüm hukuk davalarında dava öncesi arabuluculuğa başvurunun zorunlu /teşvik edilir/tercih edilir noktaya noktaya getirilmesi için yasal, idari düzenlemeler yapılmalıdır.

Arabulucu/arabuluculuk dernekleri , alternatif uyuşmazlık çözümü ile ilgili dernekler, Arabuluculuk Daire Başkanlığı, Barolar, Sanayi ve Ticaret Odaları, Meslek Birlikleri, Odalar, ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlar işbirliği ve işbölümü yaparak kolektif ve entegre bir çalışmanın içerisine girmelidirler. Seda Özmumcu hocamızın ifadesi ile “… pilot projelerin sağladığı olumlu gelişmelere bağlı olarak, bazı hukuki konuları aşan uyuşmazlıklar açısından, başka alanlarda konularının uzmanı olan (mühendis, mimar, psikolog, pedagog, halkla ilişkiler uzmanı vs.) kimselerin de hukukçu arabulucu ile birlikte bu sistem içinde yer alacak konuma getirilmelerine imkân veren yasal düzenlemelere “ arabuluculuk sisteminin oturmasıyla ve ihtiyaç belirmesiyle ilerde gidilebilirse de, bu konu günümüzün ve gündemimizin konusu değildir. Ülkemize arabuluculuk artık hukukçuların “iş”idir ve hukukçular kendi “iş”lerine karışılmasından hoşlanmazlar.

20.11.2014

Ar.Av.İhsan BERKHAN    /  www.berkhan.av.tr

NOT: Bu bir denemedir. Ağırlıkla Facebook gruplarında yapılan paylaşım ve yorumlardan  yararlanılarak derlenerek hazırlanmış bir derleme-makaledir. Bir istatistiksel çalışma için ,Facebook’ taki “Arabulucu” adlı grupta, konuyu tartışmaya açan Sn. Ar-Av. Şamil Demir’ e ve makaleye –facebook taki yorumlarıyla- katkısı olan herkese; makaledeki  sözcük, harf düzeltmeleri ve katkıları için Ar.-Av.M.Mehmet Aydın Üstadımıza ve önceki makalenin revize edilmesinde katkısı olan Sn. Seda Özmumcu hocamıza da ayrıca teşekkür ederim.




[1] 6325 Sayılı HUAK ın Kuruluş Başlığı altındaki 28-32.maddeleri yayımı tarihinde ( 21.06.2012)  diğer hükümleri ise yayımından bir yıl sonra ( 21.06.2013) atrihinde yürürlüğe girmiştir.
[2] İhsan Berkhan, Facebook, Arabulucu  / Arabuluculuk Gönüllüleri
[3] Mehveş Ekşiler, Facebook, Arabuluculuk Gönüllüleri
[4] İbrahim Aycan, Facebook, Arabuluculuk Gönüllüleri
[5] M. Mehmet Aydın, Facebook, Arabuluculuk Gönüllüleri
[6] ............ Facebook, Arabulucu
[7] Nuraz Sağaz Çağlar,Facebook,Arabulucu
[8] Malike Polat,Facebook, Arabulucu
[9] Şule Ünlü, Facebook, Arabulucu
[10] Nazan Güleryüz Şiviloğlu, Facebook,Arabulucu
[11] Benson Dündar, Facebook, Arabulucu
[12] Serpil Tuna Develier, Facebook, Arabulucu
[13] Şamil Demir, Facebook, Arabulucu
[14] Şule Ünlü, Facebook, Arabulucu
[15] Fahriye Öztürk, Arabulucu
[16] Gökçe Kılıç Gülsaran, Facebook, Arabulucu
[17] İrfan Medet Akpınar, Facebook, Arabulucu
[18] Şamil Demir, Facebook, Arabulucu,  “64 kişinin katıldığı ankete göre %78 hukukçu dışındaki mesleklerin arabulucu olabileceğine  karşı iken sadece %22 si olabileceğine ılımlı bakmaktadır.”
[19] Elif Kısmet KEKEÇ, Yrd.Doç.Dr.,Arabuluculuk Yoluyla Uyuşmazlık Çözümünde Temel Aşamalar ve Taktikler, adalet yayınları, 2.baskı, Ankara-2014, sf.148, dip not.76 -77
[20] KEKEÇ,a.g.e.sf.148,dipnot.78
[21] Seda ÖZMUMCU, Yrd.Doç.Dr. Uzak Doğuda Arabuluculuk Anlayışı İle Türk Hukuk Sisteminde Arabuluculuk Kurumuna Genel Bir Bakış,XII Levha Yayınları, Sf.356-357
[22] Vedat Yalçınöz, Psikolojik Danışman, Facebook,Grup: Arabulucu
[23] Ayşe DAĞCI, İzmir Arabulucular Derneği YK Başkanı, Facebook, Grup:Arabulucu
[24] Sinem HACIEMİNOĞLU , Facebook, Grup:Arabulucu , “Bizler inşaatçı değiliz eser sözleşmesini a dan z ye biliyoruz , bizler otomobil sektöründe değiliz ama ayıp kusur kavramını dayanak kanunu biliyoruz , bizler işçi değiliz işçinin işverenin haklarını biliyoruz, holding sahibi değiliz şirketler hukukunu a dan z ye biliyoruz .. Nafaka alıcısı borçlusu, kat yöneticisi olmasakta vs vs kısaca kanunun değdiği her noktaya vakıfız...bırakınız da hukuki sonuç doğuracak işlemleri hukukçular yapsın”
[25] Mehmet ŞİMŞEK, Facebook, Grup: Arabulucu , “Çünkü sürecte arabulucu. ..tarafların BATNA sını tespit edecek....tarafların durumlarının farkına varmasını sağlayacak. ..taraflara bu şekilde yardımcı olacaktır. ..uyuşmazlıklar şimdilik aile hukuku ve Ticaret özel hukuk kökenli dir.hukukcu olmayan birisi uyuşmazlığın ne durumda oldugunu ve tarafların BATNA sını tespit edemez”.
[26] Yrd.Doç.Dr.Seda ÖZMUMCU , Facebook, Grup:Arabulucu, “. Bu noktadan hareketle önce bir vatandaş ve sonra da akademisyen olarak tek dileğim, arabuluculuk usulünün, bu alandaki özverili ve gönüllü çalışanları ile birlikte, bu sınavdan başarı ile çıkmasıdır. Bu noktadaki inancımı korumak istiyorum.

6 Ağustos 2013 Salı

ADLİ-TATİL ( Gezi/Anı)


ADLİ-TATİL           Gezi-Anı

(26.07.2013-02.08.2013 Marmaris-Rodos )

Bir yılın yorgunluğunu, stresini  atmak için  Marmaris’ e  ve oradan da günübirlik Rodos’a gitmeye karar verdik, eşim Deniz ve oğlum Berk’le, Adli Tatilde…

Ailece her tatil öncesi olduğu gibi uyumadı Deniz, dönüşte tertemiz bulmak için evi. Bense uyumuştum erkenden , tek şoförle katetmek kolay değildi onca yolu.. arada çamaşır makinasının sesi kulağıma, tavan ışığı gözüme doluyordu gece uyandığımda…


 

 

 

 
Minnoş…bahçede beslediğimiz kedimiz o sabah da bizi uğurlamaya gelmişti arabanın yanına kadar, işe gittiğimizi sanarak… bağaja konulan valizlere ne anlam yüklemişti, bilemiyorum. Önüne koyduğumuz yemeği yerken bahçede…-ve bir gün önce bir haftalık yiyeceğini komşumuza emanet ederek-biz de usulca yola koyulduk.
                                       
Pendik’te Yalova feribotunu beklerken martıların ve kedilerin hareketlerini izledik bir süre, hayvanlar açtı, bir lokma yiyecek için martılar kedilere kediler martılara saldırıyordu.

                                                     

Susurluk ve Manisa da kısa süreli molalar vererek Marmaris’e ulaştık. Marmaris’ te görevli bir yeğenimin gönderdiği araç eskortluğunda otelimize yerleştik.

                                 

Açık büfe sabah kahvaltısı ve akşam yemeği dahil otelimiz  plajı ile ünlü İçmeler’ de, ormanlık arazi içerisinde ,yüksekçe ve güzel manzaralı bir yerde idi. Yemek yanında bir litre suyun 3 TL den bir litre kola 12 TL den satılması ise pek güzel değildi.

                                                    

Gece İçmeler Plajı’ nda dolaşmak, “ay’ı tutmak”, eğlence mekanlarında şovları izlemek güzeldi. Turistlerin animatörlerin sokağa taşan halaylarını izlemek ayrı bir keyifti.
 

 

 
                                                   

Günübirlik gidişler için vize gerekmiyor Rodos’a ,bir gün önceden pasaportunuzu teslim ediyorsunuz acentaya, yeşil pasaportu olanlar ise aynı gün  bilet alıp gidebiliyor. Bilet satış yeri ile katamaranın kalktığı liman arası biraz mesafeli.Bir saati aşkın bir yolculuktan sonra varıyoruz Rodos limanına. Berk’ in bir gün öncesinden cep telefonununa internetten yüklediği Rodos bilgilerinden de yararlanarak ve araç kiralayarak dolaşmayı düşündük önce.. O sırada Mercedes marka aracını taksiye dönüştürmüş Mihallis yaklaştı yanımıza ve ingilizce olarak ve elindeki Rodos haritasında yerlerini göstererek bize Rodos u gezdirebileceğini ve bir saatlik tur için 50 euro istediğini söyledi. Gerçi ben geçen yıl da gelmiştim  Rodos a,  ancak klavuzluk yapabilecek kadar bilgim yoktu. Araç kiralamaktansa klavuzluk edecek şöförüyle taksi tutmanın daha akıllıca olduğuna karar verdik.

                                    

Rodos (Rhoedes) Ege Denizi'nde ada, Oniki Adaların en büyüğü, Türkiye kıyılarına sadece 18 km (11 mil) uzaklıkta.  Adanın 2004 nüfusu 130.000 olup, bunun 55.000'i Rodos şehrinde yaşamaktadır. Rodos şehri Yunanistan'ın On iki Adalar  idari bölgesinin  Rodos ilinin  merkezidirDünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Rodos Heykeli (Kolossos) MÖ 280 yılında Dorlar tarafından Rodos liman girişinde inşa edilmiştir. Rodos adasındaki Rodos şehrinin limanının girişinde bir zamanlar bulunduğuna inanılan Yunan tanrısı Helios'un heykelidir. Rodos Adası sakinleri tarafından MÖ 305-304 tarihleri arasındaki bir yıllık kuşatmadan kurtulunca sevinçlerini bir heykel dikerek ifade etmişler. Heykeltraş Lindoslu Khares'in yaptığı Güneş Tanrısı Helios'u simgeleyen heykel 32 metre yüksekliğindeydi ve tunçtan yapılmıştı. Liman girişinde duran heykelin bacaklarının arasından gemilerin geçtiği şeklinde bir söylence vardır ancak o zamanların yapım teknikleri ve malzemeleriyle böyle bir heykelin yapılması mümkün değildir. Heykel MÖ 225 veya 226'daki bir depremde yıkılmış, birkaç asır yan yatmış halde kalmış. Ayrıca bu heykel Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak kabul edilmektedir.(Kaynak:Wikipedia)  
 
                              

                      

                                          

Rodos’ un 3 simgesi olduğunu söylüyor bize Mihallis : 1.Hibiskus Çiçeği , 2. Kolossos ve 3. Geyik

                                   

Mihallis, bir saatlik programına uygun olarak görülmesi gereken yerlerde durarak bizleri bilgilendirdi , bazen de isteğimiz üzerine fotoğrafımızı çekti.

                                    

Kiliseyi gezdik.Daha sonra yaptırılan Süleyman Camii sini - girişi hasarlı olduğu için-dışardan da olsa gezdik.

                                                  

 
                                                                                                                                                                          

Rodos –bazı tarihi yapılar.


Yunanistan’ ın ilk olimpiyat şampiyonu Diagoras ve iki oğlu

 

Apollon Tapınağı kalıntıları.        



 


 


Michalis:  “Rodos u işgal etmek isteyenlerle  (Yunanlılar, Osmanlılar..) , onlara  karşı  direnen Rodos halkı ve şövalyelerinin o kadar çok kanı akmış ki, kalenin bu kapısı ve   su hendeği  kana boyanmış, bu nedenle bu kapıya Red Gate denmektedir “  

Rodos şehrinde ve Lindos da  gezilmesi görülmesi gereken çok yer var. Lindos , Kelebekler Vadisi , plajları, müzeler  vs.   Michalis’ in dediği gibi adayı gezebilmek için dört güne ihtiyaç var.  Michalis’ in dediği gibi : “ Look look... the time is not problem. The Problem is Money.”   diyor, yani parası verildikten sonra kendisi için zamanın sorun olmadığını söylüyor. Oysa bizler için ikisi de sorun J  Dürüst ve içten rehberliği için  teşekkür ediyoruz Michalis’e .


Esnafın oldukça saygılı ve içten davrandığını söylemeliyim. Alış veriş için girdiğimiz dükkanlardan alış veriş yapalım yapmayalım hep güler yüzle ve “bay bay” diye uğurlandık. Kendisini “Yerli Türk” olarak tanımlayan kimi esnafın ise diğerlerine göre neden daha  soğuk durduklarına  ise bir anlam veremedik.


 Bu güler yüzlü esnaflardan biri de bu adada tanıştığımız  ikinci Michalis idi.



Rodos’ un ara sokaklarından

                                   

İkinci Dünya Savaşında Naziler tarafından öldürülen Yahudiler anısına dikilen anıt önünde yapılan anma törenini izledik.

                                                

Ancak, yarım saat önce kapanmış olması nedeniyle müze yi ( Sinegog) gezemedik.

                                 

                                                               Virjin Kilisesi  ( 14.yüzyıl)

                                      
                                                                  Ağa Camii

 
Dönüş saatimiz yaklaştığı için  Rodos Limanı na geldik , pasaport kontrol işlemlerinden sonra katamaranla Marmaris’ e döndük. Güzel bir geziydi . Ertesi gün otelimizi değiştirdik, geçen yıl da kaldığım ve beğendiğim otele geçtik. İngiliz, Rus ve Almanların yoğunlukta olduğu plajlı, havuzlu otelde sosyal aktiviteler de çeşitli ve güzeldi. Herşey dahil açık büfede yemekler de çeşitli ve lezzetli idi, en güzeli içtiğiniz suya ya da kolaya değil hiçbir şeye ekstra ücret ödemiyor olmanızdı.


                                   

Bir yılın beyin ve beden yorgunluğununun bir kısmını havuza bir kısmını da denize döktüm. Bir anda sanki farklı bir atmosfere girdim, İstanbul u unuttum, dosyaları, davaları, müvekkilleri.. unuttum. Şezlonga uzandım, biraz kitap okuyup tam dalmak üzereyken uykuya çalan cep telefonumun sesi ile ayıldım ; arayan bir müvekkilimdi. Süresinde itiraz edilmesi gereken bir tebligat gelmişti. Müvekkilimin ya da sekreterimin yapabileceği bir işlem değildi, benim yazmam, imzalamam ve yetkili merciye göndermem gerekiyordu.

                               

Kalktım, yanımda getirdiğim  smart PC den oğlumun cep telindeki internete bağlanarak  müvekkilimin mail yolu ile yolladığı belgeleri inceleyerek  itiraz dilekçesini hazırladım ve ertesi gün Marmaris Adliyesi’ ne giderek belgeyi muhabere yolu ile ilgili yere yolladım. Sonra tatilde bile görevini yerine getirebilmenin derin huzuruyla  İstanbul’ u –ikinci bir müvekkil telefonuna kadar- unutmaya ve dinlenmeye devam ettim.Bu arada arayan müvekkillerim arasında "İhsan Bey, tatildeymişsiniz, döndüğünüzde ararım" diyenler yanında  "Ha..tatildemisiniz, ne güzel.., bir şey soracaktım " deyip kapsamlı bir davayı aktarıp havuz ortasında "havuz problemi" ni çözmemi bekleyenler de olmadı değil .  Tatilde bile adli işlerin aksatılmadan yürütülmesinin bir gereği olarak sanırım bu adı vermişler : Adli-Tatil  , diğer türlü sadece “Tatil” denirdi J

                                    


Bir haftalık güzel bir tatilin ardından yeniden koyulduk yollara.. Muğla, Aydın, Manisa,Bursa..derken Yalova –Yenikapı feribotunu da kullanarak – bu arada gerek giderken ve gerekse dönüşte Berk’ in cep telefonunda navigasyonu açması ve bizlere rehberlik yapmasının da katkısını belirtmeliyim-  ara ara dinlenerek toplam on iki saatlik yolculuğun ardından İstanbul’a , evimize döndük.
 

                        

                                                            

Sitenin otoparkında kedimiz Minnoşun bizi karşılamış olması yol yorgunluğunu bir nebze de olsa unutturdu…

 

                                                                 İhsan BERKHAN

                                                             05.08.2013-İstanbul