25 Ocak 2011 Salı

MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ-II

(MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ-Devamı)
...
B.  MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARI:

Lisans sözleşmesi , -kural olarak- karşılıklı edimleri içeren iki taraflı bir sözleşmedir.Taraflardan biri lisans veren, diğeri lisans alandır. Şimdi bu kavramları kısa da olsa açıklamakta yarar vardır.

a.      Lisans Veren:

Marka sahibi –kural olarak[1]- marka sözleşmesi kurma hakkına yani lisans verme hakkına sahiptir.556-KHK’ya uygun olarak markasını tescil ettiren ya da tescil için başvuran kişi lisans veren tarafını oluşturabilecektir.(556-KHK.m.21,22).Marka sahibi bu lisansı basit lisans, tekelci lisans,  hatta bağımlı tekelci lisans şeklinde de verebilir.Tekelci lisans veren kişi kural olarak kendisine ait olan bu marka üzerinde tasarrufta bulunamaz.Bağımlı tekelci lisansta ise lisans veren kendisi kullanma hakkına sahiptir.Her iki tür tekelci lisansta da lisans veren  bir başkasına lisans veremez,lisans hakkını devredemez. (556-KHK.m.21/III).
556-KHK.m.21/X hükmü uyarınca lisans sözleşmelerinin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi , markanın marka siciline kaydı halinde mümkündür.Marka siciline kayıt işleminden sonra marka sahibi marka hakkını bir başkasına devrederse, yeni  marka sahibi de lisans sözleşmesiyle bağlı olur.[2]Buna karşılık lisans sicile kaydedilmemişse iyi niyetli hak kazanan kişilerin  bu hakkı korunmaz.Kural olarak yasa koyucu iyi niyetli kazanım halini sadece çok sınırlı hallerde kabul etmiştir.Bu genellikle hak sahibi olmayan kişinin hakkı olduğuna ilişkin bir sahte belge göstermesi  halinde söz konusu olur.[3]

            b. Lisans Alan:

Lisans alan tarafta  bir ya da birden fazla gerçek kişinin ya da tüzel kişinin olması mümkündür.Ayrıca 556-KHKY.m.23/II-b uyarınca lisans alanın ticaretle, imalatla veya hizmetle uğraştığını gösterir belgenin varlığı aranmıştır.Buradan lisans alanın esnaf ya da tacir olması gerekliliği anlaşılmaktadır.[4]Basit lisans sözleşmesinde lisans alanın alt lisans verme hakkı yoktur, ancak lisans veren buna izin vermiş ise mümkündür.(556-21/IV) Tekelci lisansta ise alt lisanstan çok sözleşmenin devri söz konusudur.Çünkü alt lisansın verilmesi inhisarilik niteliğiyle bağdaşmaz..[5] Ancak 556-KHK.m.21/IV hükmü gereğince sözleşmede açıkça belirtilmesi şartıyla gerek tekelci gerekse bağımlı tekelci lisansta lisans verenin  izniyle alt lisans verilebilmesi mümkündür.
  Marka Lisans Sözleşmesi adi ortaklık sözleşmesinin özelliklerini taşıyabilir.Bu olasılıkta, markanın kullanımının adi ortaklık sözleşmesi çerçevesinde birden çok kişiye tahsisi halinde ,birden çok lisans alanın varlığından söz etmek mümkün olacaktır. Markanın birden fazla malikinin olması da mümkündür.Bu durumda lisans veren tarafında birden çok kişi bulunacaktır.Diğer yandan lisans sözleşmesinin üçüncü kişi yararına sözleşme olarak yapılması da mümkündür. [6]

C. MARKA  LİSANS  SÖZLEŞMESİNİN  İÇERİĞİ, UNSURLARI,  ŞEKLİ  VE TESCİLİ:

                        1.  İçeriği:

            Lisansı verilecek gayrimaddi hakkın ne olduğunun sözleşmede belirlenmiş veya belirlenebilir hale getirilmiş olması gerekir.Sözleşmede lisans konusunun ne olduğunun özenli ve açık şekilde belirlenmesi önemlidir.[7]
Lisans veren, lisans konusu olan hakkı veya olguyu lisans alanın kullanmasını sağlamayı borçlanmalıdır.Kullanım hakkına sınırlama getirilebilir; getirilmemiş ise kullanım hakkının sözleşmenin amacı çerçevesinde sınırsız olarak verildiği kabul edilmelidir.[8]
Lisans verenin lisans bedeli olarak yükümlendiği miktar da sözleşmede açık veya zımni olarak kararlaştırılmış olmalıdır.Eğer lisansız bedelsiz (serbest) lisans olduğu açıkça kararlaştırılmamış ise ya da karşılıklı lisans söz konusu değil ise bedelin zımnen kararlaştırılmış olduğu ve miktarı konusunda sözleşmede boşluk bulunduğu da ileri sürülmektedir.Eğer taraflar ileride ücret konusunda anlaşamazlar ise bu boşluğun yargıç tarafından doldurulacağı da kabul edilmek gerekir[9]
ARKAN,  556-KHKY  m.23/II-a ile lisans sözleşmesinin asgari içeriğinin gösterilmiş olduğunu ileri sürmesine[10] rağmen  ÖZDEMİR aynı fikirde olmadığını dile getirmiştir.ÖZDEMİR’ e göre “bu hükümler lisans sözleşmesinin sicile işlenmesi için gerekli unsurları düzenleyen hükümler olup , lisans sözleşmesinin içeriğinin bu hükümle düzenlenmiş olduğu ve kanunda öngörülmeyen geçerlilik şartlarının  getirildiği kabul edilemez.” [11] Kanımca, Aslında ARKAN ve ÖZDEMİR farklı şeyler söylememektedirler. ÖZDEMİR marka lisans sözleşmesinin  bu hükümle (556-KHKY.m.23) düzenlenmediğine, bu maddede tescil için gerekli unsurları düzenlediğine, ARKAN ise marka lisans sözleşmesinin asgari içeriğinin adı geçen yönetmelikte gösterildiğine vurgu yapmışlardır.
Genellikle lisans sözleşmeleri  yığınsal olarak yapılan sözleşmelerde “genel işlem şartları “denilen formüler tipte ve önceden belirlenmiş şartlarla yapılmazlar.Ancak yine de bazen aynı lisans veren, her lisans alana aynı şartlarla lisans vermek için önceden hazırladığı  genel işlem şartları /haksız şartlar benzeri hükümler taşıyan lisans sözleşmeleri kullanabilmektedir.Örneğin,551-KHK.m.94 de düzenlendiği üzere patent sahibi TPE’ye müracaatla kullanmadığı patentlerin lisansını vereceğini bildirebilir, bu durumda lisans veren  genellikle  lisans şartlarını önceden ve tek taraflı belirleyebilmektedir.

2.     Unsurları:

Sözleşmenin geçerli şekilde kurulabilmesi için tarafların iradelerinin sözleşmenin objektif esaslı unsurları  bakımından uyuşmuş olması  gerekir(BK.m.2/1)[12]
YASAMAN’a göre Marka lisans sözleşmesinin[13] yegane objektif esaslı unsuru, marka hakkının kullanımının lisans alana tahsisidir.Lisan hakkının elde edilmesi karşılığında lisans alanın lisans bedelini ödemesi,objektif esaslı unsur değildir.Çünkü lisans sözleşmesi lisans alanın lisans bedeli ödeme borcunun öngörülmediği, tek taraf borç yükleyen bir sözleşme olarak şekillendirilebilir.[14] Özellikle lisansın sulh ve tazminat işlevlerini icra ettiği durumlarda,taraflar bir lisans bedeli kararlaştırmamaktadır.Ayrıca, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine lisans hakkı tanıdığı sözleşmelerde lisans bedelinin ödenmesi söz konusu değildir.Ancak uygulamada genellikle lisans bedeli kararlaştırılmaktadır.Bu bedel, götürü bir bedel olarak kararlaştırılabileceği gibi, lisans alanın markayı kullandığı ürünlerin/hizmetlerin birim satış tutarı esas alınarak parça başına birim fiyat üzerinden de belirlenebilir.Üçüncü bir yöntem ise  karma bir model benimseyerek lisans bedelinin bir kısmının götürü bir bedel, kalan kısmının parça üzerinden belirlenmesidir.[15]
Markanın kullanımının belirli bir süreyle tahsis edilmesi zorunlu değildir.Sözleşme süresiz olarak yapılabilir.[16]

            3.  Şekli:

            556-KHK.m.15/II  uyarınca, tescilli bir marka üzerindeki sağlar arası işlemler yazılı şekle[17] tabidir.Lisans sözleşmesi yazılı olarak yapılır.[18]Burada belirtilen yazılı şekil geçerlilik şartıdır.[19] 556-KHK.m.21/ XIII. Ve 556-KHKY.m.23/I ‘e göre lisans sözleşmelerinde Kanun  Hükmünde Kararname ile  konuya ilişkin  diğer kanun, tüzük, yönetmelik ve tebliğlere aykırı hükümler bulunamaz.
                       
                        4.  Tescili: 

556-KHKY.23/II’ ye göre lisansın marka siciline kaydı için  aşağıdaki belgelerin verilmesi zorunludur:
            a) Lisans alan ve verenin imza ve beyanlarını, lisansa konu olan mal ve/veya hizmetleri,marka tescil numarasını,ücretini süresini belirtir lisans sözleşmesi,
            b) Lisans alanın ticaretle,imalatla veya hizmetle uğraştığını gösterir belge,
            c) Marka tescil belgesi aslı,
            d)Harç ve ücret ödenti belgesi aslı,
            e)Lisans alan tüzel kişi ise imza sirküleri,
            f) Talep vekil tarafından yapılıyor ise vekaletname,
            g) Yenilenen markalarla ilgili lisans devamı işlemi için lisans ücreti ödendiğini gösterir belge aslı. 
            Yenilenen marka ile marka sicil kaydında yapılan her türlü değişiklik Resmi Marka Gazetesinde ilan edilir:Bunun için Ücret Tebliğinden öngörülen ücret ödenir.(556-KHKY.m.23/III)
            Lisans sicile kayıt edilmediği sürece, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sürülemez.(556-KHK.m.21/XII)[20] ÖZDEMİR, “556-KHK esas olarak marka üzerindeki hakkın korunmasını , markanın tescil edilmiş olmasına bağlamakla birlikte, lisans sözleşmeleri bakımından böyle bir tescil zorunluluğu getirmemiştir.Dolayısıyla marka lisansının tescil edilmesi de diğer sınai haklarda olduğu gibi sadece iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sözleşmeden doğan lisans hakkının ileri sürülmesini sağlayan etkiye sahiptir.”[21] Demektedir. ÖZEL ise “Lisans sözleşmesi, tescil olunan marka ile ilgili olarak sonradan meydana gelen her türlü değişiklik olarak nitelendirmesi gerektiğinden ( 556-KHK.m.39/II) sicile kaydedilmesi gerekir .(556-KHKY.m.27)” derken tescilin kurucu değil açıklayıcı işleve sahip olduğunu da belirtmektedir.
            Gerek 556-KHK’da ve gerekse 556-KHKY’de tescili kimin gerçekleştireceği yönünde her hangi bir düzenleyici hüküm bulunmamaktadır.40/94 Sayılı Topluluk Markası Hakkında Konsey Tüzüğü’nde (22.5 maddesinde) tescili lisans veren  ya da lisans alan tarafından istenebileceği  belirtildiğine göre bizde de bu yetkinin marka devrinde (556-KHK.16/VI “ Devir, taleplerden birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilir ve yayınlanır.”) olduğu gibi her iki tarafa da tanınmasının uygun olacağı ileri sürülmektedir.[22]      

           
III- MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİNİN HÜKÜMLERİ:

A.    TARAFLARIN TEMEL YÜKÜMLÜLÜKLERİ:

Tarafların yükümlülükleri, sözleşmenin hukuksal niteliğine bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi , tarafların sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kararlaştıracağı yükümler  biçiminde de ortaya çıkabilir.[23]
Lisans Verenin temel yükümlülüğü , lisans alanın lisans sözleşmesine konu oluşturan marka hakkından yararlanmasını sağlamaktır.Bu yükümlülük çerçevesinde lisans veren , lisans sözleşmesi süresince marka hakkının ortadan kalkmaması için tedbir almak ve gerekiyorsa markanın koruma süresini  yenilemek durumundadır.   
Lisans alanın temel yükümlülükleri ise lisans bedelinin ve  lisans verilmesine ilişkin diğer ücretlerin  ödenmesi ve lisans konusu hakkın kullanılmasıdır.[24] Ancak, istisnai de olsa lisans sözleşmelerinin bedelsiz olması ve basit lisansta olduğu gibi bedel olarak sabit bir bedelin kararlaştırılmış olması halinde kullanma zorunluluğunun olmaması da mümkündür.[25]
Tarafların bu temel yükümlülükleri dışında yan yükümlülükleri de vardır.Bu yükümlülüklerin belli başlı olanlarından konu içerisinde bahsedilecektir.

1. Lisans Verenin Temel Yükümlülükleri:

Lisans verenin temel borcu marka üzerindeki hakkın kullanımının sağlanmasıdır.Lisans verenin  kullandırmaya yönelik davranışı, yalnızca kullanıma izin vermek biçiminde değil, aynı zamanda, kullanmaya bizzat ya da başkası aracılığıyla engel olmama, güçlük çıkartmama, katlanma, lisans alanı üçüncü kişilerin hak iddialarından kurtarma borçlarını da kapsar ve bu konuda satım sözleşmesinin zapta karşı tekeffül hükümlerinin  (BK.m.189 vd.) uyarlanarak  uygulanması da mümkündür.[26]
Lisans veren , lisans sözleşmesi devam ettiği sürece marka hakkından da vazgeçemez.[27] Çünkü, lisans verenin marka hakkından vazgeçebilmesi için , marka siciline kayıt edilmiş hak ve lisans sahiplerinin izni gerekir. (556-KHK.m.46/III) Marka tescil başvurusu üzerinde lisans kurulması halinde lisans veren, başvurusunu da geri çekemez.Tekelci lisansın söz konusu olduğu durumda da lisans veren hakkını açıkça saklı tutmadıkça  markayı kendisi kullanamaz, kullanırsa bu durum sözleşmeye aykırılık oluşturur.[28]

            2.  Lisans Alanın Temel Yükümlülükleri:

Lisans alanın temel yükümlülüğü lisans bedelini ödemektir.Lisans bedeli ve ödeme zamanı  genellikle lisans sözleşmesinde gösterilir.Lisans bedeli sabit bir bedel şeklinde belirlenebileceği gibi  lisans altında üretilen ve satılan ürünlerin sayısına göre  belli bir para ya da satış hacminin belli bir yüzdesi olarak da belirlenebilir.Sözleşmede bedelin nasıl hesaplanacağı belirtilmemiş ise tacir konumunda olan lisans veren TTK.m.22 uyarınca , uygun bir ücretin kendisine ödenmesini lisans alandan talep edebilir. Ancak istisnai de olsa lisans sözleşmesinde lisans alanın bedel ödemek zorunda olmadığı  da kararlaştırılabilmektedir. [29]
Hak sahibinin hakkı kullanma yükümü altında olmaması genel hukuk kuralı gereğidir.[30]Ancak, markanın kullanılmaması durumunda markanın hükümsüz hale gelmesi söz konusu olmaktadır.(556-KHK.m.14)Bu nedenle  Markanın kullanılması da bazen sözleşme veya işin niteliği gereği  yükümlülük olarak kabul edilebilmektedir.[31]



            3. Tarafların Ortak Yükümlülüğü: Markanın Üçüncü Kişilere Karşı Korunması:

Marka, marka lisans sözleşmesinin temelini oluşturur. Markayı üçüncü kişilerin  tecavüz ve ihlallerine karşı korumak her iki tarafın da görevidir.[32] Bir nispi hak olan yararlanma (lisans) hakkı taraflar arasında geçerlidir.Buna karşılık  mutlak korunan marka hakkına üçüncü kişi tarafından tecavüz edilmesi halinde , kural olarak hem marka maliki hem de tekelci lisans alan  tecavüz edene karşı koyabilir. ( 556-KHK.m.21/VI,62,73)[33] Basit lisans alan ise Noter vasıtasıyla bildirimde bulunarak marka tecavüzü nedeniyle  gerekli davanın açılmasını marka sahibinden isteyebilir.Marka sahibinin bu talebi  kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren , üç ay içinde , gerekli davanın açılmaması  halinde lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek  kendi adına dava açabilir.(m.21/VII-VIII,m.73 )
Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce , ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.Lisans alan dava açtığını marka sahibine bildirir.(m.21/IX,m.73/IV). ÖZEL “ ...Lisans alan, tecavüzden  marka sahibi gibi aynı şekilde etkilenir , ancak o lisans verenin üçüncü kişiye karşı sahip olduğu haklar açısından her zaman aynı nitelikte hukuksal duruma sahip değildir.Bu durumda lisans alan , markanın savunulması açısından lisans verenin yanında olmalıdır.Bu durum sözleşmede belirtilmelidir...” şeklinde görüş belirtmektedir.[34] Lisans alan kendince bilinen her türlü ihlali marka sahibine bildirmelidir.Lisans alanın , ihlal hallerini dikkate almayıp ve marka sahibi olarak lisans verenin karşı önlemler almasını desteklememesi nedeniyle lisanslı markanın işaret gücünde azalmaya yol açılmaması güvence altına alınmalıdır.[35]

B.   TARAFLARIN YAN YÜKÜMLÜLÜKLERİ:

Yan yükümlülükler ( yan borçlar ) , tarafların sözleşmenin temel yükümlülüklerinden  olarak belirlemedikleri, buna karşılık  uyulmaması halinde sözleşmeye aykırılık oluşturan  yükümlülüklerdir.Bunlar, sözleşmeden, dürüstlük kuralından ve güven ilkesinden kaynaklanırlar.Bu yükümlülüklere uyulmaması  kural olarak sözleşmenin sona erdirilmesi hakkı vermemekte, ancak tazminat ödenmesi sonucunu doğurmaktadır.Bu yan yükümler sınırlı sayıda olmadığı için sıralayıp bitirmek mümkün değildir.
Lisans verenin yan yükümlülükleri , lisans sözleşmesinin türüne göre, markayı kendisinin kullanmasına ilişkin olabileceği gibi, marka hakkının korunmasına ve üçüncü kişilere karşı lisans alanı korumaya ilişkin de olabilir.Lisansın kullanılmasına, markanın geliştirilmesine,ender de olsa markanın lisans verenin mallarıyla bağlantısının sağlanmasına, malın kalitesinin garantisine, alt lisans verilmesine,markayı üçüncü kişilere karşı korumaya, saldırmazlık kaydına ilişkin lisans alanın yan yükümlülükleri vardır.[36]
Öğreti ve mahkeme kararlarında sözleşme çerçevesinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerini korumaları gerektiği esası kabul edilmekte ve bu durum MK.m.2 de anlamını bulan dürüstlük kuralından kaynaklanmaktadır.[37]
Tekelci lisans, lisans verene lisanslı markayı  sözleşme alanı içerisinde kendi amacı için kullanmasını yasaklamaktadır.Tekelci lisansta marka sahibinin başka lisans vermesi engellenebilmektedir.Oysa basit lisansta lisans veren dilerse başka lisanslar verebilir.(556-KHK.m.21/III)
Markanın on yıllık koruma süresinin aynı sürelerle uzatılabilmesi için TPE’ ye yatırılan bir yenileme harç ve ücreti söz konusudur.Bu ücret lisans sözleşmesinin devamı süresince, tarafların biri üzerine yüklenebileceği gibi taraflar arasında paylaştırılabilir de, ancak marka hakkının sürdürülmesi en başta marka sahibinin yararına olduğu için , bu yükümlülüğün lisans veren de olduğunun sözleşmelerde belirtilmesi gereği dile getirilmektedir.[38]


A.   MARKA HAKKINA TECAVÜZ  HALİNDE  DAVA HAKKI:

1.     Lisans Veren  Marka Sahibinin  Dava Hakkı:

Marka hakkı tecavüze uğrayan( 556-KHK.m.61,m.61/A) marka sahibi, mahkemeden  marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını,tecavüzün giderilmesini ve maddi-manevi [39] zararın tazminini , marka hakkına tecavüz dolayısıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan , araç,cihaz,makine gibi vasıtalara el koyulmasını,hatta el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını  ve  556- KHK.m.62 ‘de sayılan diğer taleplerinin kabulüne karar verilmesini isteyebilir.
Ayrıca; marka sahibi , sözleşme şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde , tescilli bir markadan doğan haklarını , lisans alana karşı dava yolu ile ileri sürebilir.(m.21/XI)  Lisans yolu ile verilmiş olan hakların izinsiz genişletilmesi veya bu hakların  üçüncü kişilere devredilmesi de marka hakkına tecavüz sayılmıştır. (.m.61/d)

2.     Markaya Tecavüz Halinde Lisans Alanın Dava Hakkı:

Marka sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi halinde lisans alanın mütecavize karşı  hukuk ve ceza davaları açıp açamayacağı sorunu 556-KHK’ da (m.21)  lisansın tekelci ya da basit olmasına göre farklı çözümlenmiştir.

a.      Tekelci Lisansta Lisans Alanın Dava Hakkı:

Eğer marka lisansı tekelci  nitelikteyse lisans alan, marka sahibinin 556-KHK uyarınca açabileceği bütün davaları –lisans verene müracaat etmeksizin-[40] kendi adına açabilir.(556-KHK.m.21/VI,m.73/I)Bu konuda izin şartı yoktur, ancak, yine de lisans alan lisans veren marka sahibi ile işbirliği yapması doğru olur.[41] Hem marka hem de tekelci lisans sahibi tecavüz dolayısıyla üçüncü kişilere karşı ayrı ayrı dava açmışlar ise davalar birleştirilir.Dava,marka üzerinde üçüncü kişinin hakkı bulunduğu için reddedilmişse lisans alan sözleşmeyi feshedebilir ve müspet zararının tazminini isteyebilir.Davanın kazanılamamasına lisans alan kendisi sebep olmuşsa, bu giderlere katlanmak durumunda kalacaktır, hatta marka sahibinin tazminat taleplerine dahi muhatap olabilir.Burada şu hususu da belirtmekte yarar vardır:TEKİNALP’ e göre dava açma lisans alan açısından bir haktır, görev değil.Yani diğer bir değişle marka tecavüzüne karşı dava açmadığında lisans alan, marka sahibine karşı sorumlu olmaz.556-KHK ‘den (lafzından da)  aynı sonucun çıkarıldığı ileri sürülse de [42] , sözleşme şartlarını lisans alanın ihmal etmesi halinde marka sahibinin lisans alana markadan doğan haklarını dava yolu ile ileri sürebilmesi ( 556-KHK.m.21/IX )nin mümkün olması, reklam başta olmak üzere “imaj oluşturma”ın  dahi lisans alanın  yükümlülükleri  arasında yer alabilmesi karşısında  markanın korunması için üçüncü kişinin tecavüzüne karşı dava açmanın lisans alan açısından bir zorunluluk olarak görülmesi ; en azından marka sahibine durumu bildirmenin zorunluluk olarak değerlendirilmesi , diğer bir değişle haberi olduğu halde marka sahibini bilgilendirmemenin sorumluluğunu gerektirmesi şeklinde algılamak  amaçsal  yorum sonucudur ki kanımca doğrusu da budur.Çünkü markayı üçüncü kişilerin tecavüz ve ihlallerine karşı korumak  hem lisans alanın hem de lisans verenin görevidir.[43]

b.      Basit Lisansta Lisans Alanın Dava Açma Hakkı:

Basit lisans sahibinin dava açma hakkı yoktur.(556-KHK.m.21/VI,m.73/I)[44]  Ancak basit lisans sahibi bu hakkı kazanabilir.Basit lisans sahibi, marka sahibinden gerekli davayı açmasını isteyebilir.Bu bildirim noterden yapılmalıdır.[45]Marka sahibi bildirim tarihinden itibaren üç ay içerisinde lisans alana olumlu yanıt vermemiş ya da üçüncü kişiye dava açmamışsa , lisans alan bu noter bildirimini de ekleyerek kendi adına dava açabilir.(m.21/VII,VIII)Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin ( üç aylık)  geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.Lisans alan dava açtığını lisans sahibine bildirir. (m.21/IX)


3.     Marka Hakkına Tecavüz Halleri:

Marka hakkına tecavüz halleri 556-KHK.m.61 de sayılmıştır.Marka hakkının korunması [46],556- KHK ile , korunan açısından hem hukuk davaları hem de ceza davaları yolu ile gerçekleşebilecektir.Öncelikle kısaca tecavüz hallerine değindikten sonra bu konuda açılabilecek ceza ve hukuk davalarından ve diğer taleplerden bahsedilecektir.Hukuk davalarında tecavüzün önlenmesi, kaldırılması, maddi ve manevi tazminat, ceza davalarında ise caydırıcılığı sağlayıcı nitelikte para ve hapis cezaları ile işyerinin kapatılması ve ticaretten cezası öngörülmüştür.[47]

a. 9’uncu Maddenin İhlali :

556-KHK.nın 9.maddesi I.fıkrasında sayılan haller aynı kararnamenin 61-a bendi uyarınca markaya tecavüz olarak nitelendirilmiştir.9 uncu maddede[48] marka tescilinden doğan haklar sayılmıştır, dolayısıyla marka tescilinden doğan hakların ihlali markaya tecavüz olarak nitelendirilmektedir.

a.      Markayı Taklit Etmek:

Sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini  kullanmak suretiyle markayı taklit etmek de markaya tecavüz fiilidir. ( m.9/I-a, m.61/I-b)

b.      Taklit Markayı Bilerek Ticari Amaçla Elinde Bulundurmak:

Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle  markanın taklit edildiğini bildiği ya da bilmesi gerektiği halde tecavüz yolu ile kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak,satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elinde bulundurmak (m.61/c)

c.       Lisans Yolu İle Verilmiş Hakları İzinsiz Genişletmek  veya Bu hakları Üçüncü Kişilere Devretmek:

Marka lisans sözleşmesi, markanın belli bir bölgede kullanılması, tescil edildiği mal veya hizmetlerin tümü ya da bir kısmı için kullanılması, belli bir tarzda kullanılması ya da markanın bir başka marka veya işaretle kullanılmamasına ilişkin koşullar içerebilir.Bu koşullara uyulmaması marka hakkına tecavüzdür.(m.61/d)[49]  Marka lisans sözleşmesinde belirtilen haklara uyulmaması marka hakkına tecavüzdür. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamış ise lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.(.m.21/IV).Buna aykırı olarak  marka hakkını devreden lisans sahibi marka hakkına tecavüz etmiş olur. [50] Markanın üçüncü kişiye her hangi bir şekilde 556-KHK.nin 9.maddesine göre kullandırılması devir kapsamındadır.[51]

e. Tecavüze İştirak,Yardım,Teşvik, Kolaylaştırma:

556-KHK.nın 61.maddesinin (a) ile (c) bentlerinde sayılı tecavüz fiillerine iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şelil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak da marka hakkına tecavüzdür.(m.61/e)
Burada iştirakten kasıt fiilin ortaklaşa işlenmesidir.Bir mala basılacak olan taklit markayı  basan, malları taşıyan, depolayan, taşınmasına aracılık eden, reklamını yapan kişi tecavüze iştirak etmiş sayılır.Ancak tecavüz eylemine iştirak eden kişinin, asıl mütecavizin işlediği fiilin tecavüz olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir.[52]

f. Taklit Markalı Ürünle İlgili Bilgi Vermekten Kaçınmak:

            Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınma eylemi de marka hakkına tecavüzdür.(m.61/f)

4.  Marka Tecavüzü Nedeniyle İleri Sürülebilecek Talepler ve Açılabilecek Davalar:         

Bu talep ve davalar 556-KHK.nın m.61 vd.nda düzenlenmiştir.Ancak markaya tecavüz aynı zamanda haksız rekabet oluşturacağı için 556-KHK’nın yanında genel hüküm niteliğindeki  TTK’nun haksız rekabete ilişkin hükümleri (m.56 vd.)  de uygulama alanı bulabilecektir.[53] 

a.      İhtiyati Tedbir Talebi:

Marka hakkına tecavüz halinde ya da tecavüz konusunda ciddi ve etkin çalışmaların yapılması halinde  mahkemeden ihitiyati tedbir kararının verilmesi istenebilir.Bu tedbir dava ile birlikte istenebileceği gibi dava açılmadan önce de istenebilir.Mahkemece ayrı olarak incelenecek olan bu talep ile amaç mahkemenin tecavüz konusunda vereceği kararın etkinliğini sağlamaktır. ( 556-KHK.m.76,77) [54]

b.      Gümrüklerde El koyma Talebi:

Hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması nedeniyle cezayı gerektiren taklit markalı mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine , Gümrük İdareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.Gümrük İdarelerindeki tedbir, el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde esas hakkında ihtisas mahkemesinde  dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmaz ise idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.(m.79)

c.       Delillerin Tespiti:[55]

Marka hakkına tecavüzü  ileri sürmeye yetkili olan kişi, bu haklara tecavüz sayılabilecek olayların tespitini mahkemeden isteyebilir ( m.75)

d.      Tecavüzün Durdurulması ve Önlenmesi Davası:

Marka sahibi marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını talep edebilir.Durdurma davası devam etmekte olan bir tecavüze son vermek için açılan bir eda davasıdır.Bu talebin ileri sürülebilmesi için tecavüzde bulunanın kusuru ve zararın varlığı aranmaz.556-KHK.m.9/I-b de yer alan  “Karıştırılma ihtimali” bir ihlal tehlikesi olduğuna göre ve 61.madde gereği 9.madde ihlalinin bir tecavüz teşkil etmesi nedeniyle açıkça kararnamede  yer almamış olsa da diğer kararnamelerde olduğu gibi ( 554-KHK,m.49/I;555-KHK.m.25/I-b)  önleme (men )  davasının açılabileceğini kabul etmek gereklidir.Ancak “önleme” talebinde bulunulabilmesi için de  tehlikenin veya tehlike ihtimalinin somutlaşmış olması gerekir. TK.m.58/I-b hükmüne istinaden de önleme(men) davasının açılması mümkündür. [56] Bu çerçevede olmak üzere , marka ile ilgili malın , buna yönelik afiş ve ilanların toplatılması, radyo, gazete veya televizyon gibi iletişim araçlarıyla ilanlar verebiliyorsa bunların durdurulması istenebilir.[57]
Tecavüz devam ettiği sürece zamanaşımı söz konusu olamayacağı gibi, tecavüz sona ermişse artık durdurma davası da açılamayacaktır.Tecavüzün durmasından sonra da tecavüzün etkisi devam ediyor ve bu etkiyi bertaraf etmek tecavüzcünün iktidarında ise bu durumda durdurma davası açılabileceği gibi tecavüzün giderilmesi (ref) davası da açılabilir.

e.  Tecavüzün Tespiti Davası:

 556-KHK’da düzenlenmeyen bu dava markaya tecavüzün aynı zamanda haksız rekabet oluşturması nedeniyle TK.m.58/Ia hükmü gereğince ikame edilebilmektedir.Bu davanın açılabilmesi için etkileri halen sürmekte olan davranışın hukuka aykırılığının saptanması amaçlanır,kusur ve zarar aranmaz,[58] zamanaşımı işlemez.[59]

f.  Tecavüzün Giderilmesi Davası:

Tecavüzün giderilmesi davasının açılabilmesi için tecavüzün bazı sonuçlar doğurmuş olması gerekir.Örneğin, haksız işareti taşıyan malların üretilmiş, ticaret mevkiine konulmuş,sergide teşhir edilmeye başlanmış, fuara kabul edilmiş, paketlenmiş olması gibi.Tecavüzün giderilmesi davasının durdurma ve aönleme davasından farkı, birincisinin, doğmuş bulunan sonuçları ortadan kaldırmaya, silmeye bertaraf etmeye yönelik olmasına karşılık, ikincisinin tecavüzün durdurulmasını ve tehlike aşamasında da men edilmesini sağlamasıdır.Örneğin, bir fuarda markanın aynı olan işareti taşıyan malların sergilenmesine  mani olunması tecavüzün önlenmesi ,sergilenmekte olan malların sergiden çıkarılması tecavüzün durdurulması ,ve bu işaretin fuar katalogunda yer alması halinde ilgili sayfalarda işaretin üstünün ve işarete ilişkin açıklamaların  kapatılması tecavüzün giderilmesidir.
Tecavüzün giderilmesi talebi için kusur şartı aranamaz ise de , sonuç doğmuş ise talep zamanaşımı hükümlerine tabi tutulur.[60]

g. Tazminat Davaları:

Tazminat nedeniyle dava açma hakkı, öncelikle marka sahibine aittir.KHK’ya göre, markanın sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı  marka tescilinin yayımı tarihi itibariyle hüküm ifade eder.Bununla beraber markanın tescili için başvuruda bulunan kişi de başvurusunun resmi Marka Bülteni’nde yayınlanmasından sonra  gerçekleşen tecavüz fiilleri nedeniyle tazminat talep edebilir.Lisans alan da KHK.nin 21.ve 73 maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde  tazminat davası açabilecektir.[61]
Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten ,satan,dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkartan veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elinde bulunduran kişi , hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.(556-KHK.m.64/I)
Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi, marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendini haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu davranış teşkil etmesi halinde , sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. (m.64/II)
Tazminat talebinin kabul edilmesi, hukuka aykırılık oluşturan tecavüz nedeniyle bir zararın doğması ve failin kusuruna bağlıdır.Haksız fiilin unsurlarını oluşturan , hukuka aykırı fiil,kusur, zarar ve illiyet bağının varlığı marka ihlalinden kaynaklanan tazminat taleplerinin de temelini oluşturur.
Zarar, bir varlığın değerinde , o varlığa sahip olanın istemi olmaksızın oluşan noksanlıktır.Zararın varlığına ilişkin olması durumunda maddi, değilse manevi zarar söz konudur.[62] Marka hakkına tecavüz dolayısıyla ortaya çıkan fiili zararın kapsamı içine klasik kayıplar ve her türlü giderlerin yanı sıra, müşterilerinin şaşırtılmasından ve tereddüde düşürülmesinden doğan zararlar da girer.Ayrıca markanın piyasada oluşan güven ve saygınlığını zedeleyecek, onun itibarını kayba uğratacak durumlar da tazmin edilmesi gereken zararlardandır.(m.68)[63]
Zararın hesabı marka sahibinin seçimine bağlı olarak ya marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanılması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre  ya marka hakkına tecavüz edenin , markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazancına göre ya da marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşmasıyla hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde  ödemesi gereken lisans bedeline göre yapılacaktır. (m.66) Yoksun kalınan kazancın ödenmesi gereken lisans bedeline göre hesaplanmasının istenmesi , markanın fail tarafından kalitesiz bir malla ilgili olarak kullanılması sonucunda uğranılan fiili zararın (itibar kaybı) istenmesine engel oluşturmaz.[64]

h. Ceza Davaları:

556-KHK.nın 61/A maddesi cezaları  düzenlemiştir.Madde 5194 Sayılı Yasa ile değişikliğe uğramış, ceza miktarları artmıştır.Kanunda sayılan kısaca marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller olarak nitelendirebileceğimiz suçlara ( kategorisine göre)  bir yıldan başlayan  dört yıla varan  hapis cezaları ile ondört milyar Türk lirasından başlayan kırkaltımilyar Türk lirasına varan ağır para cezasına [65] ya da her ikisine birlikte hükmedilebilmektedir.Ayrıca maddede, bir yıldan az olmamak üzere işyerinin kapatılması ve aynı süre ile ticaretten men cezası da öngörülmüştür.

5.  Zamanaşımı :

Fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren  1 yıl her durumda geçecek 10 yıl sonra  Marka Hukukundan kaynaklanan özel hukuka ilişkin talepler zamanaşımına uğrar. ( 556-KHK.m.70/IV;BK.m.60 )[66] Hukuka aykırı eylem ceza kanunlarında süresi daha uzun zamanaşımına bağlanmışsa , hukuk davasına da aynı zamanaşımı uygulanır.[67] Tecavüzün durdurulması (men’i) talebi zamanaşımına uğramaz, çünkü tecavüz devam ettiği sürece zamanaşımı işlemez.[68]
Ceza Davalarında ise , şikayetin fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren  2 yıl içerisinde yapılması gerekir.Söz konusu suçlarla ilgili şikayetler acele işlerden sayılır.

6.  Görevli ve Yetkili Mahkeme:

556-KHK da öngörülen bütün davalarda görevli mahkeme,  İhtisas Mahkemeleridir. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi , Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin henüz kurulmadığı yerlerde Asliye Ticaret ve Asliye Ceza Mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemeleri olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini ;Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.Bu mahkemeler tek hakimli olarak görev yaparlar. (556-KHK.m.71/I)
Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda görevli ve yetkili mahkeme  Ankara İhtisas mahkemeleridir. (m.71/II)[69]
Marka sahibi tarafından , üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir.Davacının Türkiye’de ikamet etmemesi halinde sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmiş ise , enstitünün merkezinin bulunduğu yerdeki  mahkemedir.Üçüncü kişiler tarafından marka başvurusu veya marka sahibi aleyhine açılacak yerlerdeki yetkili mahkeme , davalının ikametgahının bulunduğu  yerdeki mahkemedir.Marka başvurusu veya marka sahibinin Türkiye’de ikamet etmemesi halinde de davacının Türkiye’de ikamet etmemesi halinde yetkili olan yer/yerler yetkili olacaktır.Birden fazla mahkeme yetkili  ise, dava her hangi bir yetkili mahkemede açılabilecektir. (556-KHK.m.63)

IV- MİLLETLERARASI UNSURLU MARKA LİSANSI SÖZLEŞMELERİNE  UYGULANACAK  HUKUK:

Lisans hukuki muamelesinin hukuksal niteliği , üzerinde genel olarak uzlaşma sağlanmış bir konu değildir.Endüstriyel mal varlığının ( sinai haklar) birden fazla  kişi tarafından farklı yerlerde , her hangi bir şekilde tüketilmeksizin , kullanılabilmesinin mümkün olmasına rağmen bu haklar niteliği gereği ülkeseldir.Bu da  sorunu daha karışık hale getirmektedir.[70] Lisans hukuki muamelesinin bir sözleşme olarak kabulü dahi , uygulanacak hukukun  tayini sorununu ortadan kaldırmamaktadır.Zira, lisans sözleşmelerinin , genel olarak ya da somut hallerde , “leasing” veya satım sözleşmesi karakteri taşıyıp taşımadığı , karışık nitelikte ya da “sui generis” bir sözleşme tipi olup olmadığı gibi soruların varlığı , bu tür muamelelerin niteliği ve dolayısıyla uygulanacak hukukun tayinini güçleştirmektedir. Kanunda öngörülen şartlarda ve kapsamda , üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilirlik , hukuki muamelenin Borçlar Hukuku alanına ait “sözleşme” olma niteliğini ortadan kaldırmadığı için ; bu hukuki muamelenin “mutlak haklar” sağlayan bir hukuki muamele olduğu sonucuna da varılamaz. Lisans sözleşmesinin , lisan alana, lisans verenin kullanım yetkisini de kısıtlayan bir münhasır yetki verdiği hallerde , sözleşme tasarruf yetkisini de içerir.[71]
            Milletlerarası unsurlu lisans sözleşmeleri, nadiren saf niteliktedir ve sadece lisans verenin kullanım izni verdiği, kaçınma borcu yüklediği ve lisans alanın borcunun bir miktar para ödemekten ibaret olduğu lisans sözleşmelerinden ziyade, uygulamada, standart form sözleşmelerine de yansıdığı sürece, tarafların karşılıklı çok sayıda edimler yükümlendiği ve bu edimlerin, kullanma , devir borcu yaratan , hizmet, garanti sağlayan sözleşmeler grubuna dahil sözleşme edimlerinin bileşimini ifade ettiği görülmektedir. Milletlerarası unsurlu bir muamelenin hukuki niteliği vasıflandırılırken, iç hukuktan farklılaşacak olsa bile , onun milletlerarası ticaret hayatındaki oluşumu dikkate alınacağına göre , bu çerçevede, milletlerarası unsurlu lisans sözleşmeleri bakımından varılacak sonuç, lisans sözleşmelerinin karma nitelikli olduğudur.[72]
            Lisans sözleşmeleri hakkında irade muhtariyeti prensibi esastır. Taraflar, açık ya da zımni irade beyanlarıyla yetkili yabancı hukuku sözleşmelerinin tamamı veya bir kısmı için herhangi bir anda seçebilir veya bu hukukun yerine başka bir hukuk ikame edilebilir.Her ne kadar MÖHUK’un 24.maddesi “kanun” seçimi ifadesine yer vermişse de , bununla kasdedilen geniş anlamda hukuktur.Hukuk seçimi, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, lisans sözleşmelerinin şeklini de kapsar.Seçimin bulunmadığı ya da seçime etki tanınmadığı hallerde, şekil, MÖHUK.m.6 hükmüne tabi olacaktır.Bu madde,24/1.fıkra hükmüne göre, hukuk seçiminin yapılmadığı durumlarda, şekle uygulanacak hukuku gösteren genel bir objektif bağlama kuralı niteliği taşır.[73]
MÖHUK-MADDE 24 – “Sözleşmeden doğan borç ilişkileri tarafların açık olarak seçtikleri kanuna tabidir.
Tarafların açık olarak bir kanun seçmemiş olmaları halinde borcun ifa yeri hukuku, borcun ifa yerinin birden fazla olması halinde borç ilişkisinin ağırlığını teşkil eden edimin ifa yeri hukuku, bu yerin de tespit edilemediği hallerde ise, sözleşmenin en yakın irtibat halinde bulunduğu yer hukuku uygulanır.”
MÖHUK-MADDE 6 – “Hukuki işlemler, yapıldıkları yer hukukunun veya o hukuki işlemin esası hakkında yetkili olan hukukun öngördüğü şekle uygun olarak yapılabilir”
            Lisans sözleşmeleri hakkında, bu sözleşmenin fonksiyonu ve yarattığı etki dolayısıyla etki alanındaki ülkelerin devletsel menfaatleri özel bir önem arz etmektedir ve hakim ilgili devletlerin bu menfaatlerini  yansıtan emredici kurallarını zaten doğrudan uygulayabilme niteliklerine dayanarak dikkate almak durumunda kalabilecektir.Ancak açıkça öngörülmemiş olsa bile “ lex fori” de mevcut ve devletin siyasi, ekonomik, hukuki temel örgütlenmesiyle ilgili olan bu kuralın konuluş amacının gerçekleşmesi, bu kuralın milletler arası unsur taşıyıp taşımadığı  önem taşımaksızın  uygulanması şartına bağlı olduğuna göre , hakim, Türk Hukukunda yer alan emredici nitelikli kuralları, uygulama alanlarına giren lisans sözleşmelerine doğrudan tatbik edebilmelidir.[74]Bunun yanında Türk hakimi, “lex causa” ve “lex fori” dışında kalan üçüncü bir ülkeye ait doğrudan uygulanan emredici nitelikli kuralları da dikkate alabilecektir.
            Yabancı unsurlu  lisans anlaşmalarında ayrıca , yabancı uyruklu bir lisans veren ile Türkiye’de yerleşik bir lisans alan arasında yapılan bütün lisans anlaşmalarının-ki marka lisans anlaşmaları da buna dahildir- Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Dairesi tarafından onaylanması gerekmektedir.[75] 

V- MARKA LİSANS SÖZLEŞMELERİNİN SONA ERMESİ


A.   SONA ERME SEBEPLERİ:

1.Genel Olarak:

Marka lisansı sözleşmesi, sözleşmede öngörülen nedenlerle,ihbarla, somut olayın özellikleri imkan verdiği takdirde BK.m.355’de öngörülen hallerde  ve haklı sebeplerin varlığı halinde  fesihle sona erer.Ölümün, ehliyetin kaybının, gaipliğin ve iflasın sözleşmeyi sona erdirip erdirmeyeceği , sözleşmeye göre, sözleşmede hüküm yoksa , ilişkinin nitelendirilmesinin sonucuna göre belirlenir.İlişkiye adi ortaklık hükümlerinin uygulandığı hallerde , ölüm, iflas ve haciz ilişkiyi sona erdirir.İşlem temelinin ortadan kalkması da ilişkinin sona ermesine sebep olabilir.Lisans alanın ve verenin sözleşmede ve kanunda öngörülen borçlarını ihlal etmesi halinde de  sözleşme feshedilebilir. Kalite garantisine aykırı davranış da sözleşmeyi sona erdirebilir.[76]

            2. Süre:

Lisans sözleşmeleri kural olarak belirli bir süre için öngörülür. Bu sürenin dolmasıyla da sözleşme ve dolayısıyla marka lisansı sona erer.Ancak, koruma hakkının süresi, lisans sözleşmesinin süresi üzerinde etkili olur.Koruma süresi sona erdiğinde bu durum , sözleşme açısından lisans verenin ifa yükümünü artık yerine getirememesi sonucunu doğurur.Sürenin belirtilmediği durumlarda markanın koruma süresinin onar yıllık dönemler halinde uzatılabiliyor olması lisans süresinin de on  yılla sınırlanması düşüncesini etkisiz kılmaktadır.[77]
Taraflardan birine ya da her ikisine  sözleşmeyi uzatma hakkı tanınmış ise ve bu belli bir sürede kullanılmış ise  ya da sözleşmenin sona emesi için fesih süresi öngörülmüş ve bu süre içerisinde fesih talebinde bulunulmamış ise , bu durumda sözleşmenin belirli bir süre, sözleşme süresi kadar ya da belirsiz bir süre uzatılabilmesi de mümkündür.Ayrıca sözleşme yenilenirken , sözleşme koşullarında değişiklik yapma olanağı da bulunmaktadır.[78]

3.     Şartın Gerçekleşmesi:

Sözleşmede sözleşmenin sona ermesi sonucunu doğuracak bir şart öngörülmüş ve bu şart  gerçekleşmiş ise bu durumda da  sözleşme sona erecektir.[79]Burada BK.152 anlamında bozucu şart  söz konusudur. Buna göre taraflar, yaptıkları işlemin hukuki etkisinin ortadan kalkmasını ileride gerçekleşmesi kuşkulu bir olguya bağlamış olmalıdırlar.[80]

       4.  Vazgeçme, Dönme:    

Ayrıca, vazgeçme ile marka hakkı sona ereceğinden  bu hakka bağlı lisans sözleşmesi de son bulur.[81]Ancak, Marka Sicili’ ne kaydedilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça , marka sahibi marka hakkından vazgeçemeyecektir.(556-KHK.46)
Sözleşmenin tarafları, sözleşmede, belli bir halin gerçekleşmesi halinde ya da serbest olarak sözleşmeden dönme hakkı tanıyabilirler.Tek taraflı varması gerekli irade beyanı ile gerçekleşen dönme , dönme hakkı sahibi yararına olmak üzere sözleşmenin kurulmasından önceki hukuksal durumun yeniden yaratılması amacına hizmet eden bir tasfiye ilişkisi doğurur.[82]

5.  Fesih:

Fesih, sözleşmeden doğabileceği gibi yasadan da kaynaklanabilen ve geçerli olarak kurulmuş sözleşmeyi hemen ya da sürenin bitiminden itibaren , ancak geleceğe yönelik olarak ortadan kaldıran bozucu yenilik doğuran tek taraflı bir irade beyanıdır.[83] Feshin olağan, olağanüstü, süreli,süresiz olmak üzere çeşitli görünümleri vardır.Olağan fesih açısından  herhangi bir nedenin varlığı aranmaz.Olağan üstü fesih ise ancak önemli ve haklı nedenlerin varlığı halinde söz konusu olabilir.

6. İşlem Temelinin Çökmesi:

İşlem temelinin çökmesi , genelde taraflarca öngörülmeyen  yasaca da seçilememiş , beklenmedik gelişmelerin getirdiği rizikoların sözleşenler tarafından  “hakça taşınması ve paylaşılması”  sorununu ortaya çıkarmaktadır.Ancak , öğreti ve mahkeme kararlarında da sürekli olarak belirtildiği gibi işlem temelinin çökmesine bağlanacak olağan sonuç , sözleşmenin ortadan kaldırılması değil uyarlamanın gerçekleştirilmesidir.[84] Uyarlama hakkının temeli dürüstlük kuralıdır (MK.m.2). Örneğin, lisans alan, lisans bedelinin indirilmesini isteyerek uyarlama isteyebileceği gibi lisans veren de para değerindeki ani değişiklikler nedeniyle  uyarlama talep edebilir.

7. Ölüm,İflas  ve Diğer Nedenler:

Taraflardan birisinin ölümünün sözleşmeyi sona erdirmesi , ancak kişisel öğelerin çok önemli olmasında ortaya çıkabilir.Örneğin, kişisel lisans alanın ölmesi halinde lisans mirasla geçmez iken, işletme lisansında, lisans alanın ölümü halinde lisans haleflerine intikal eder.[85] 
Genelde lisans sözleşmeleri ve özelde marka lisans sözleşmeleri açısından hukukumuzda iflasın bu sözleşmeleri nasıl etkileyeceğine ilişkin bir düzenleme yoktur.İflasın sözleşmeyi sona erdirip erdirmeyeceği sözleşmeye, sözleşmede hüküm yoksa ilişkinin nitelendirilmesinin sonucuna göre belirlenecektir.[86] Taraflar arası ilişki ortaklık ya da benzeri bir ilişki değil ise taraflardan birinin iflası sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmeyecektir.[87]
Tarafların yükümlülüklerini yerine getirmede ağır savsaklamalarda bulunması ya da temerrüde düşmesi ve benzeri nedenler de  sözleşmeyi sona erdirir.[88]

B.   LİSANS SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİNDEN SONRAKİ DURUM:

1.      Sözleşme Sonrası Tarafların Yükümlülükleri:

         a.Lisans Alanın Yükümlülükleri:

Lisans sözleşmesinin sona ermesi ile, markanın kullanılmasına ilişkin yasak başlar.Lisans veren dilerse markadan doğan hakkını lisans alana karşı ileri sürebilir.Ancak o ana kadar üretilen ürünler üzerindeki kullanım  hakkı, sözleşme hükümlerine göre değerlendirilecektir.[89]   
Lisans Sözleşmesinin sona ermesiyle ,lisans veren dilerse  reklam malzemelerinin, süslemeye, paketlemeye ilişkin araçlar, üzerinde markanın yer aldığı dökümanların kendisine iadesini lisans alandan isteyebilir.
Lisans verenin, lisans alanın lisans sözleşmesi süresi içerisinde kurduğu müşteri ilişkilerinden  kendisi için yararlanmak ve aynı zamanda lisans alan tarafından gerçekleşecek rekabeti önlemek hususunda önemli bir yararı vardır. Ancak rekabet yasağına ilişkin anlaşma lisans verene pek çok avantaj sağlarken  rekabetin korunması düşüncesine ise aykırı olmaktadır.[90]
Lisanslı markanın önceliği nedeniyle lisans veren lisans alan adına kayıtlı markanın hükümsüzlüğünü ileri sürebilir.Ancak baştan lisans veren, markanın kullanılmasının sadece sözleşme süresince mümkün olduğunu açıkça belirtmesinde fayda vardır.

b.Lisans Verenin Yükümlülükleri:

Lisans  veren, lisans alana sözleşme sona erdikten sonra (örneğin) markalı reklam  malzemesinin yeni üretimine izin vermez ancak , eldeki stok malzemenin tüketilmesi için makul bir tüketme süresi ( 3-6 ay) vermelidir. Lisans verenin de lisans alan gibi, iyi niyet ve dürüstlük kuralı (MK.m.2) gereği, sözleşme ilişkisi çerçevesinde öğrendiklerini sözleşme sırasında olduğu gibi sözleşmenin sona ermesinden sonra da  başkasına aktarmama kısaca sır saklama yükümlülüğü vardır.Aksine davranış BK.m.96 vd. anlamında  sorumluluk doğurur. [91]













                                    Ü ç ü n c ü    B ö l ü m
MARKA LİSANS  SÖZLEŞMESİNİN  GEÇERLİLİĞİNİ   ETKİLEYEN    TEMEL SORUNLAR

I- MARKA LİSANS SÖZLEŞMELERİNİN GEÇERLİLİĞİNE ETKİ EDEN  MARKA HUKUKUNDAN KAYNAKLI SORUNLAR:                        

A. MARKA HAKKININ SONA ERMESİNİN LİSANS SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ:
                                                                              
1.  Markanın Lisans Sözleşmesinin Kurulması Aşamasında Yokluğu:

Bu durumda edimin ifasının başlangıçtaki imkansızlığı  söz konusu olduğundan  (BK.m.20)  ortada kural olarak geçersiz bir lisans sözleşmesi bulunmaktadır.Marka hakkının bulunmadığını bilerek hareket eden lisans verenin lisans alana karşı akde vefa ( culpa in contrahendo) ilkesi gereği sorumluluğu söz konudur.Bunun yanında tescilli olmayan işaretin de lisans sözleşmesine konu edilebilmesi mümkündür.[92]

     2. Marka Lisans Sözleşmesinin Kurulmasından Sonra Marka Hakkının Ortadan Kalkması:

Markanın sona ermesi 556-KHK.m.45 ve 46 da düzenlenmiştir.Marka hakkı, koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi nedenlerinin birisinin gerçekleşmesi ile sona erer.Marka hakkının sona ermesi, sona erme sebebinin gerçekleştiği andan itibaren hüküm ifade eder ve bu durum ilgili bültende de yayınlanır. (m.45). Marka sahibi, markanın kullanılacağı malların ve/veya hizmetlerin tamamından vazgeçebileceği gibi bir kısmından da vazgeçebilir.Vazgeçmenin yazılı olarak TPE’ ye bildirilmesi gerekir.Vazgeçme, Marka Siciline kayıt tarihi itibariyle hüküm doğurur.Çünkü, Marka Siciline kayıt edilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça , marka sahibi marka hakkından vazgeçemez.Aynı şekilde , bir üçüncü kişi tarafından hak sahipliği iddia edilmekte ise , onun izni olmadıkça hak sahipliğinden vazgeçilemez.(m.46)
Marka Lisans Sözleşmesi yapılırken lisans veren,lisans alana, marka hakkından vazgeçmesi durumunda onay vermesi şartı getirmesi halinde bu şartın geçerliliğini MK.m.2 dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirmek gerekir.Ayrıca, markaya ilişkin olarak hükümsüzlük davasının açılması, hükümsüzlük kararı kesinleşinceye kadar, markadan vazgeçme hakkını engellemez.[93]
Marka hakkından vazgeçme halinde alt lisans alanın durumuna gelince;alt lisans sözleşmesinin ana lisans sözleşmesinden daha geniş hakları kapsaması mümkün değildir.Buna rağmen lisans alanın, marka sahibinin vazgeçmesine izin vermesine rağmen, alt lisans sözleşmesinde bu hakkın kullanılmayacağının üstlenilmesi bir üçüncü kişinin fiilini taahhüt oluşturur.Bu durumda alt lisans veren, alt lisans alanın zararını tazminle  yükümlü tutulur.(BK.m.110/I)Lisans alan tarafından markadan vazgeçme, marka hükümsüzlüğünden farklı olarak ileriye etki doğurur.[94]
Tescilli markanın koruma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır.Bu süre onar yıllık dönemler halinde yenilenir.(556-KHK.m.40) Bu süre dolmadan altı ay önce yenileme ücreti ya da bu sürenin dolmasından sonra en geç altı ay içerisinde ek yenileme ücreti TPE’ ye yatırılmak suretiyle marka yenilenir.Yenileme sicile kayıt edilir ve yayınlanır. (556-KHK.m.41) Eğer,lisans sözleşmesi markanın koruma süresi için yapılmışsa ,kural olarak  markanın yenilenip yenilenmemesi  lisans alanı etkilemeyecektir.Buna karşılık sözleşme süresi devam ederken , koruma süresinin dolması , kural olarak markanın yenilenmesi yükümlülüğünü de beraberinde getirir.Bununla beraber, yenilenmemiş bir marka , sahibi tarafından da ,marka lisansı alan tarafından da kullanılabilir.Böyle bir kullanma ,sahibine iki yıl süreyle bu işaretin başkası adına tesciline itiraz hakkı verir, ancak bu başkalarının da markayı kullanma hakkını ortadan kaldırmaz, çünkü bu kullanım “korumasız kullanma”dır.

B. MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE LİSANS SÖZLEŞMESİNE ETKİSİ:

1.     Markanın Hükümsüzlüğü :

 Hükümsüzlük hallerini kısaca sıralayalım (556-KHK.m.42):
“Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:
a)      7 nci maddede sayılan haller.(Ancak, 7 nci maddenin (ı) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası üreye bağlı değildir.)
b)      8 nci maddede sayılan haller.(Ancak, 8 nci maddenin son paragrafı çerçevesinde açılan davada önceki hak sahibi koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasını kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni sayılmaz.)
c)      14 üncü maddeye aykırılık. (ancak, 5 yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında ciddi biçimde kullanma hükümsüzlük nedeni sayılmaz. Dava açılacağı düşünülerek kullanma gerçekleşmiş ise, mahkeme davanın açılmasından önceki üç ay içerisinde gerçekleşen kullanmayı dikkate almaz.)
d)     Marka sahibinin davranışları nedeniyle, marka  mal ve hizmetler için yaygın bir ad haline gelmişse,
e)      Hak sahibi veya yetkili kıldığı kişi tarafından kullanım sonucunda tescil edildiği mal ve hizmetin niteliği, kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimali varsa,
f)       59 uncu maddeye aykırı kullanım
Hükümsüzlük nedenleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, yalnız o mal veya hizmet ile ilgili olarak kısmi hükümsüzlüğe karar verilir.
Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucunda ayırt edici bir nitelik kazanmış ise 7 inci maddenin (a), (c), (d) bentlerine göre tescili hükümsüz sayılamaz.”
Kural olarak mutlak red sebepleri (556-KHK.m.7) ya da nispi red sebepleri (m.8)nin varlığı halinde TPE’nin tescilden kaçınması gerektiği gibi , bu durumlarda ilgililerce itiraz hakkı da tanınmıştır.Buna rağmen her nasılsa tescil yapılmış ise veya m.42’deki diğer hükümsüzlük nedenlerinin varlığı halinde , zarar gören kişiler, Cumhuriyet Savcıları ya da ilgili resmi makamlar markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini isteyebilir. (m.43)
            556-KHK ile getirilen korumadan yararlanabilmek için markanın tescilinin yanı sıra  markanın kullanılması da  gerekir. Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir. Ancak, tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla  kullanılması; markanın yalnız ihracat amacıyla kullanılması; markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması ;
markayı taşıyan malın ithalatı da kullanma kabul edilir.(m.14) YARGITAY serbest bölgeye yapılan ithalatı  ‘malın ithalatı’ olarak kabul etmemektedir.[95]
Marka sahibinin davranışlarıyla markanın ilgili mal ve hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi de markanın hükümsüzlüğü nedeni olarak ileri sürülebilir.(m.42/I-d)Bu durum tescil sırasında olmayan tescilden sonra ortaya çıkan bir durumdur.Aynı şekilde hak sahibi ya da yetkili kıldığı kişi ( örneğin  lisans alan ) tarafından kullanım sonucunda , markanın tescil edildiği  mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi, yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimali doğarsa , markanın hükümsüzlüğüne karar verilecektir.(m.42/I-e) .m.59’a  yani teknik yönetmeliğe aykırı  kullanım ve halkı yanıltıcı kullanım da ayrı bir hükümsüzlük sebebi olarak belirtilmiştir.(m.42/I-f)
556-KHK. Hükümsüzlük davasının hangi sürede açılacağını belirtmemiştir. TEKİNALP, öğrenmeden itibaren bir yıl her halükarda on yıl içerisinde bu davanın açılması gerektiğini ileri sürmektedir[96].ARKAN[97] ve KARAHAN[98] ise hükümsüzlük davasının zamanaşımına uğramayacağı, ancak tescilden çok sonraları bu talebin ileri sürülmesinin de dürüstlük kuralına (MK.m.2) aykırılık teşkil edeceği görüşündedir. Bizim de katıldığımız,ÖZEL ve YARGITAY 11.HD.nin görüşüne göre ise bu dava beş yıllık süre içerisinde açılmalıdır.[99]

2. Markanın Hükümsüzlüğünün Lisans Sözleşmelerine Etkisi:

YASAMAN, 556-KHK.m.44/1 de yer alan “kararların sonuçları geçmişe etkilidir” ibaresinin öğretide tescille kazanılan hakkın geçmişe etkili olarak, tescil tarihinden itibaren ortadan kalkacağı şeklinde anlaşılmasını eleştirmektedir. Hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olacağı dile getirilmiş ancak hangi tarihten itibaren olduğu belirtilmemiştir.Yasaman’a göre etkinin başlayacağı an markanın terkin sebeplerinin ortaya çıktığı tarihe göre değişecektir.Hukuk mantığına uygun olarak Türk Hukuku’nda da iptal kararı, talep tarihinden itibaren  sonuç doğurmalıdır.İptal sebeplerinin varlığı durumunda marka hakkının tescil tarihinden itibaren  ortadan kalkması hukuk mantığına uygun olmadığı gibi, bu sonuç 556-KHK.m.44/I de de emredilmemiştir.[100]
556-KHK.m.44/2-a ya göre,”markanın hükümsüz sayılmasından önce, bir markaya tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar” hükümsüzlük kararından etkilenmez.Kararın kesinleşmesi yeterli olmayıp uygulanmış olması da gerekmektedir.
Hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olduğu kuralına ikinci bir istisna da şudur(556-KHK.m.44/2-b): Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler geçerli olacaktır.Ancak hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi mümkün olacaktır.Marka lisans sözleşmeleri de bu tip sözleşmeler içerisindedir.Lisans alan hükümsüzlük kararı ile bağlıdır.Nitekim 556-KHK.m.44/son, markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş kararın herkese karşı hüküm doğuracağını ifade etmektedir.Bunun sonucu olarak, hükümsüzlük kararının verildiği tarihten itibaren , marka hakkı sahibi için geçerli olan sonuçlar, marka lisansı sahibi açısından da geçerlidir.Tıpkı marka sahibi gibi lisans sahibi de artık markayı kullanamaz, markalı ürünleri piyasaya sunamaz.Piyasada bulunan markalı malların toplatılması açısından , bu malları piyasaya süren kişinin marka sahibi veya lisans sahibi olması olması önem arzetmez.[101]
TEKİNALP’e göre ise,bir marka lisansına dayanılarak üretilen malların üzerine lisans konusu marka konulmuş , mallar satışa arz edilmiş veya depolanmış veya başkasına teklif edilmişse; hükümsüzlük kararına rağmen, söz konusu malların satışına , ithaline ve teslimine engel olunamaz.Fakat bu hükme dayanılarak sipariş alınmış olanlar dahil, yeni üretim yapılamaz.[102]
Kural olarak yapılan sözleşmeye bağlı olarak kazanılan tüm haklar, ifa edilen bütün edimler hukuki sebepten yoksun kaldıkları için sebepsiz zenginleşme oluştururlar. Ancak 556-KHK.m.44/II-b de düzenlenen istisna nedeniyle yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler hükümsüzlükten etkilenmeyecektir.Ancak, aynı hükümde istisnanın istisnası belirtilmiş ve hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesiyle sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesinin mümkün olduğu hükme bağlanmıştır.ARKAN da marka hakkı yüksek bir bedel karşılığı devredildikten sonra markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde , markayı devralan kişinin markadan yararlanması mümkün olmadığı için ödemiş olduğu bedelin iadesini talep etmesinin; aynı şekilde uzun süreli bir lisans sözleşmesinin akdedilmesinden sonra  marka hakkının hükümsüzlüğüne karar verilmişse, lisans alanın artık kullanamayacağı marka için ödediği bedelin bir kısmının iadesini talep etmesinin mümkün olduğunu ifade etmektedir.[103] Madde. 44/II-b hükmü bazen mutlak uygulanır, bazen ise sadece sözleşmenin uygulanmasından doğan sonuçları kapsayabilir. Örneğin, bir marka lisansına dayanılarak üretilen malların üzerine lisans konusu marka konulmuş , mallar satışa arz edilmiş yahut depolanmış veya başkasına teklif edilmişse , hükümsüzlük kararına rağmen , mezkur malların satışına , ithaline ve teslimine engel olunamaz.Fakat bu hükme dayanılarak siparişi alınmış olanlar dahil , yeni üretim yapılamaz. Davacının hükümsüzlük davasını açmakta gecikerek zararı büyüttüğü hallerde , geriye etki kuralının istisnası mutlak olarak tatbik edilebilir.Yargıcın somut olayın özelliklerini dikkate alarak karar vermesi 556-KHK.m.44’ün niteliği gereğidir.[104]
Bir markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, herkese karşı hüküm doğurur. (m.44/son)

C. MARKA HAKKININ TÜKETİLMESİ  VE LİSANS SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ:

1.     Marka Hakkının Tüketilmesi:

Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra , mallarla ilgili fiiller marka sicilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır.Ancak marka sahibinin , malın piyasaya sunulmasından sonra üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanmalarını önleme yetkisi vardır (556-KHK.m.13)[105] 556-KHK , bölgesel ya da uluslar arası tükenmeyi değil ülkesel tükenmeyi kabul etmiştir.Yani markayı taşıyan mallar , yurt dışında piyasaya verilmişse ,Türkiye’de markadan doğan hak tükenmez.[106] Hizmet markalarına uymadığı için tükenme ilkesi sadece ticaret markalarına uygulanır.[107]

2. Marka Hakkının Tüketilmesinin Lisans Sözleşmesine Etkisi:

Marka sahibi yapacağı lisans, acentelik, tek satıcılık sözleşmeleri ile bu kişilere markayı taşıyan malları satışa çıkarma yetkisi verebilir.Lisans alanın, lisans sözleşmesiyle kendisine verilen yetkinin dışında , sözleşme ile verilen hakları izinsiz genişletmesi ve sözleşmede sayılan mallar dışında markayı kullanması veya bu hakkı başkasına devri  marka hakkına tecavüz oluşturmaktadır( 556-KHK.m.61/I-d)Bu hallerde marka sahibi, lisans alana veya malların dağıtımını yapan üçüncü kişilere karşı hakkın tüketilmemiş olması nedeniyle marka hukukundan doğan haklarını kullanabilecektir.[108] YARGITAY da bir kararında markalı bir ürünün marka sahibi tarafından ya da onun izni ile (münhasır lisans sahibi tarafından)  piyasaya sürülmesiyle marka hakkının tüketilmiş olduğunu  belirtmiştir.[109] YARGITAY bir başka olayla ilgili olarak özetle: “(1.) Münhasır ticari marka Lisans sözleşmesine konu olan malın, marka sahibi veya onun izni ile tek satıcı veya münhasır  Lisans hakkı sahibi tarafından Türk iç pazarına sunulmadan, 3. kişi tarafından ithali marka hakkına tecavüz oluşturur.(2.) Markalı malların Türkiye'de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi, bu malları yurt dışına satar ( veya yurt dışında menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse ) bunların 3. kişiler tarafından yurt dışından satın alınarak Türkiye'ye ithaline ( paralel import ) engel olamaz.(3). Bu durumda marka sahibi ancak,malın ithalinden sonra değiştirilerek veya kötüleştirilerek özgün niteliği bozularak ticari amaçla kullanılması halinde bunu önleme yetkisine sahiptir.”şeklinde karar vermiştir.[110]

II- REKABETE İLİŞKİN DÜZENLEMELERİN MARKA LİSANS SÖZLEŞMELERİNİN GEÇERLİLİĞİNE ETKİSİ:

A. REKABET HUKUKU VE UYGULAMASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER:

Avrupa Birliği’ ne üyelik sürecini başlatan ve bu konuda kararlılığını sürdüren ülkemizde  Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun,  Patent, Marka, Endüstriyel Tasarım, Coğrafi İşaretlerin korunması hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamelerle aynı dönemde , 7.12.1994 tarihinde 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK)[111] Avrupa Birliği Türkiye Ortaklık Konseyinin gümrük birliğini kuran 16. Mart 1995 tarih ve 1/95 sayılı kararı ile yasaların yakınlaştırılması ilkesi yönünde Türkiye’ye Avrupa Birliği ile uyumlu bir rekabet hukuku yasasına sahip olma koşulunun bir gereği olarak kabul edilmiştir.[112]

1.     Kavramlar:

Rekabet Hukuku, bir kurum olarak rekabet kavramını korumayı amaç edinen
düzenlemelerden oluşur.[113] Mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek ve bunun için gerekli düzenlemeleri ve denetlemeleri yaparak rekabeti korumak amaçlanmıştır. (RKHK.m.1)
Kanuna göre rekabet, mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini yarışı; hakim durum,belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat,arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü; teşebbüs, piyasada mal ve hizmet üreten, pazarlayan,satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri, Teşebbüs Birliği ise teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzel kişiliği haiz ya da tüzel kişiliği olmayan her türlü birlikleri ifade etmektedir.(RKHK.m.3)
Rekabet Kurumu, “mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanunun (RKHK) uygulanmasını gözetmek ve kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip..” (m.20) bir kurum olarak ile oluşturulmuş ve  4 Kasım 1997 Tarihinde faaliyetine başlamıştır. İlişkin olduğu bakanlık Sanayi ve Ticaret Bakanlığıdır, merkezi Ankara’ dadır ve özerk bir yapıya sahiptir.Rekabet Kurumunun Teşkilatı, Rekabet Kurulu,Başkanlık ve Hizmet Birimlerinden oluşur.(m.21)
Rekabet Kurulu, biri başkan, biri ikinci başkan olmak üzere toplam 11 üyeden teşekkül eder. Yargıtay Birinci Başkanlık Divanı huzurunda  görevlerinin devamı süresince Kurulun işlerini tam bir dikkat ve dürüstlük ile yürüteceklerine,Kanun hükümlerine aykırı hareket etmeyeceklerine ve ettirmeyeceklerine dair yemin ederek (m.26) görev başlayan kurul üyelerinin görev süresi altı yıldır.Kurul üyelerinin üçte biri iki yılda bir yenilenir.Süresi biten üye yeniden seçilebilir.(m.24) Kurul’un 14 bent halinde sıralanan görevlerinden bazıları şunlardır: RKHK ile yasaklanan faaliyetler ve hukuki işlemler hakkında  başvuru üzerine ve resen inceleme,araştırma ve soruşturma yapmak, ihlal tespiti halinde, ihlallere son verilmesi için gerekli tedbirleri alıp, sorumlulara idari para cezası uygulamak; İlgililerin muafiyet ve menfi tespit taleplerini değerlendirerek uygun olan anlaşmalara muafiyet ve menfi tespit belgesi vermek ; verilen muafiyet ve menfi tespit belgelerini takip etmek,yeniden değerlendirmek; birleşme ve devralmalara izin vermek..vs.(m.27)

2. Rekabeti Engelleyen Uygulamalar:

a. Anlaşma, Uyumlu Eylem ve İşletme Birliği Kararları:
      (1) Anlaşma:
Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin  bu tür karar ve eylemleri  hukuka aykırı ve yasaktır (RKHK.m.4/I)
Kanun sözleşme terimi  ( Yuk.Bkz.)  yerine anlaşma kelimesini özellikle seçmiştir.Çünkü burada , yazılı, sözlü, zımni her türlü uyuşma anlaşma olrak kabul edilmektedir.Taraflar açısından bağlayıcı olmayan centilmenlik anlaşmaları da tarafların fiilen buna uymaları ve rekabeti sınırlamaları halinde anlaşma olarak kabul edilir.[114] Bir anlaşmanın varlığını kabul için her ne sebepten olursa olsun, tarafların kendilerini bu anlaşma ile bağlı kabul etmeleri yeterlidir.[115]
Anlaşma ile rekabet sınırlamaları yatay ve dikey kapsamda yapılmaktadır.Bu nedenle kısaca yatay ve dikey sınırlama kavramları üzerinde de durmakta yarar vardır.

      i- Yatay Rekabet Sınırlaması:
Yatay rekabet sınırlaması ile belli bir piyasadaki ekonomik faaliyet sürecinin  aynı düzleminde veya aşamasında faaliyet gösteren teşebbüsler arası ilişkiler  kasdedilmektedir. Örneğin beyaz eşya üreticisi olan  iki teşebbüs arasındaki anlaşma yatay ilişki kapsamındadır.Önemli olan bu anlaşmaların aynı pazarı paylaşanlar arasında yapılmasıdır.Bu durum özellikle sınai haklara ilişkin lisans anlaşmaları bakımından önem taşımaktadır.[116] Patent,marka, fikir ve sanat eserleri, endüstriyel tasarım ve modellerin sahipleri kanunlarca kendilerine sağlanan mutlak haklarına dayanarak başkalarının bu hakları kullanımını yasaklayabilmektedirler.Bu durumda bu haklar kendiliğinden rekabeti sınırlayıcı etkiye sahip olmaktadır.Yatay anlaşmaların Rekabet Hukuku bakımından katı yaklaşılan anlaşmalar olmakla birlikte bunların her halukarda geçersiz kılındıkları söylenemez.Bazen araştırma ,geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesi,yüksek yatırım maliyetlerinin üstlenilmesi ya da kriz dönemlerinin atlatılması için muafiyet tanınmak üzere izin verilebilir olmaları mümkündür.[117]

            ii- Dikey Rekabet  Sınırlaması:
Rekabetin dikey sınırlaması, piyasadaki ekonomik sürecin farklı aşamalarda işlev sürdüren teşebbüsler arasındaki faaliyetleri ifade etmektedir. Bir beyaz eşya üreticisinin satıcı ile yaptığı anlaşmada , belli miktarda alım zorunluluğu getirmesini örnek olarak verebiliriz.Lisans sözleşmeleri alanında hem yatay hem de dikey birleşmelerin bir arada bulunduğuna  sıkça rastlanmaktadır.[118]

         (2) Uyumlu Eylem:
Birden çok teşebbüsün rekabeti etkilemek amacıyla aynı eylem ve davranış içinde bulunması uyumlu eylem /uyumlu davranış olarak nitelendirilmektedir.[119] Yani teşebbüsler arasında bir anlaşmanın varlığı gerekmeksizin , teşebbüslerin bilerek ve rekabetin risklerine karşı araladında biliçli olraka uyguladıkları  pratik bir işbirliğinin olması ve bunun icrası söz konusu olmaktadır.Özellikle aynı fiyatın uygulanması konusunda  teşebbüsler arasında uyumlu eylemlerin yapıldığı görülmektedir.[120] Uyumlu eylemin kanunda açık bir tanımı yapılmış değildir ancak “ iki veya daha fazla işletmenin, ekonomik ve rasyonel gerçeklerle açıklanamayan ve bir anlaşmaya dayanmayan fakat bilinçli olarak birbirine paralel  hale getirilmiş rekabeti  sınırlayıcı Pazar davranışları “ olarak  olarak tanımlamak mümkündür.[121]Burada hemen belirtmek gerekirse uyumlu eylemden bahsedebilmek için ortada ortada iki veya daha fazla işletme ve bu işletmeler arasında biliçli paralellik olacaktır.RKHK’da  teşebbüslerin belirtilen bir takım paralel  davranışları sergilemeleri halinde , kural olarak onların uyumlu eylem içinde  bulundukları yolunda Rekabet Kurumu veya bundan zarar gören tarafa  ispat kolaylığı sağlaması bakımından karinelere yer verilmiştir.[122]

         (3) Teşebbüs Birliklerinin Karar ve Eylemleri:
İşletmeler müşterek menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacıyla  birlikler oluştururlar.Bu birliklerin alacağı rekabeti sınırlayıcı kararlarla, işletmeler arası anlaşmalar yolu ile rekabetin sınırlanmasının ekonomik etkileri birbirinin aynıdır.Bu kararlar  tavsiye kararı bile olsa  işletmeler bu karara aynen  uyuyorlarsa ve bu nedenle rekabet sınırlanıyorsa  bu kararlar yasaklanabilecektir.[123]

            b. Hakim Durumun Kötüye Kullanılması:

            Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde  ya da bir bölümünde  bir mal ya da hizmet piyasasında aynı anda birlikte ya da birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı hakim durumda olmaları halinde , bu hakim durumlarını kötüye kullanmaları hukuka aykırı ve yasaktır .( RKHK.m.6)
            Bir teşebbüsün belirli bir piyasada hakim duruma gelmesinin çeşitli sebepleri vardır.Örneğin, birleşme veya devir sonucu bir teşebbüs bir piyasayı ele geçirebilir.Bir teşebbüs, ticari başarıları, rekabet gücü sayesinde gelişerek piyasaya hakim duruma gelebilir.Piyasaya hakim duruma gelme bir işletmeye münhasır (tekelci)  haklar tanınması ya da bu teşebbüslerin bir üye devlet yardımına mahzar olmaları sonucu ortaya çıkabilir.[124]

            c.Birleşme ve Devralmalar:

            Bir ya da birden fazla teşebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da fazla güçlendirmeye yönelik olarak ülkenin bütünü yahut bir kısmında bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya her hangi bir teşebbüsün ya da kişinin  diğer bir teşebbüsün mal varlığı  yahut ortaklık paylarının  tümünü veya bir kısmını  ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma  yetkisi veren araçları , miras yolu iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.(RKHK.m.7/I) hangi tür birleşme ve devralmalar için izin gerekliliğini Rekabet Kurulu çıkaracağı  tebliğlerde belirtecektir. (m.7/II) [125]


            3. Muafiyet ve Menfi Tespit:

         Rekabet Kurulu, ilgililerin talebi üzerine   aşağıda sıralanan şartların tamamının  varlığı halinde , teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve  teşebbüs birlikleri kararlarına yasak hükümlerinin uygulanmasından muaf tutabilir.Bu şartlar
RKHK.m.5 ‘de şu şekilde sayılmıştır:
                               “…a)Malların üretim ve dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında  yeni gelişme ve iyileşmelerin  ya da ekonomik veya teknik gelişmenin sağlanması,
                                    b)Tüketicinin bundan yarar sağlaması;
                                    c) İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
                                    d) Rekabetin  (a) ve (b) bentlerindeki  amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmaması…”
            En çok beş yıl için verilen muafiyet kararı eğer şartları varsa ve ilgililerin talebi mevcut ise yenilenebilmektedir.
            İlgili teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin başvurusu üzerine Rekabet Kurulu, elinde bulunan bilgiler çerçevesinde bir anlaşmanın kararın eylemin veya birleşme ve devralmaların kanuna ( RKHK.m.4,6,7) aykırı olmadığına ilişkin menfi tespit belgesi de verebilmektedir.Ancak, Kurul, muafiyet  ve menfi tespit kararından dönebilir (RKHK.m.8,13)
            Rekabet Kurulu muafiyet ve menfi tespit kararı yanında , kanunu ihlal ettiği gerekçesi ile incelemeye alınan teşebbüslerin  rekabeti sınırlayıcı faaliyetlerine karşı , ihlalden önceki mevcut rekabet şartlarının  muhafazasına yönelik ihtiyati tedbir kararı da alabilir.Ancak bu kararın alınabilmesi için, rekabeti sınırlayan bir yasak faaliyetin varlığı, ciddi ve telafi olunamayacak zararların ortaya çıkma ihtimalinin bulunması şarttır. (RKHK.m.9/IV)


B. FİKRİ VE SINAİ HAKLARIN REKABET HUKUKU İLE İLİŞKİSİ:

            Rekabetin Hukuku, rekabeti kabul edilemez şekilde etkileyen her türlü anlaşma, uyumlu eylem, teşebbüs birliği kararı, hakim durumu, devir ve birleşmeye izin vermemektedir.Diğer bir değişle rekabetin düzgün işlemesini önleyecek  her türlü engeli bertaraf etmek  yani kartel ve benzeri oluşumların ekonomik ve sosyal açıdan  zarar verici etkilerini gidermek  ve serbest rekabetin hüküm sürdüğü  bir piyasa yaratmaktır.Oysa  fikri ve sınai hakların  özel olarak düzenlenmesinin nedeni bile Rekabet Hukukunun bu amacına uygun düşmemektedir.Bu neden, sahibinin tekel olarak sahip olduğu yararlanma hakkını  koruma altına almaktır.Diğer bir değişle fikri ve sınai mülkiyet hakları hak sahibine hakkın konusu üzerinde tekel olarak yararlanma yetkisi veren haklardır. Hak sahibi hakkın kullanımı, geliştirilmesi, üretimi,satımı gibi faaliyetleri bizzat kendisi yürütebileceği gibi  bu hakların kullanımını topluca bir başkasına da devredebilir. Bu şekilde sınai mülkiyet haklarının kullanımında hak sahibine tanına yetkilerin aşılarak rekabetin kısıtlanması mümkün olmaktadır. [126]
            Temel sorun, fikri ve sınai hakların kullanılması ile   rekabet özgürlüğünün sınırlanmasına hoşgörü göstermek ya da rekabetin korunması hakkındaki hükümleri de bu alana da uygulamak seçeneklerinden hangisine ağırlık verilmesinin belirlenmesidir. .[127]
            Lisans Sözleşmeleriyle  rekabetin yatay ve dikey kısıtlanması mümkün olduğundan, bu şekilde rekabetin kısıtlanması halinde ise  RKHK’ nun  olaya uygulanması söz konusu olabilecektir.Ayrıca lisans verenin hakim durumda olduğu durumda, bu pozisyonunu kötüye kullanması ve lisans alanı zorda  bırakması  pek ala mümkündür.
            Rekabet üzerinde etki edebilecek nitelikteki fikri ve sınai hakların kullanılmasından doğan uygulamalar Rekabet Hukuku düzenlemelerinin kapsamı dışında bırakılmış değildir. Bu nedenle, fikri ve sınai hakları,lisans sözleşmelerini ve doğal olarak marka lisans sözleşmelerini de Rekabet Hukukundan doğan yasakların kapsamı içinde olduğunu kabul etmek gerekir.[128]

C. MARKA LİSANS SÖZLEŞMELERİ VE REKABET SINIRLAMASI
           
1.     Genel Bilgiler :

            Lisans sözleşmelerinin yapılabilmesi de  hak sahibine tanınmış  önemli bir imkandır.Marka lisans sözleşmesinde kanun koyucunun bu hakka tanıdığı  işlev dışında bir amaç güdülerek sözleşmenin yapılması, ya da sözleşmenin bu tür şartlar içermesi halinde – ki bu şartlar kanuni istisnalardan değil ise- bu durum rekabet sınırlaması olarak değerlendirilebilecektir.[129]      
         Lisans sözleşmelerinde lisans alanlara birbirlerinin bölgelerine  satış yapamayacakları şartını koymaları , rekabet şartlarının ihlali olarak kabul edilmektedir.[130] Böyle bir kayıt  lisans alanlar arasında  kararlaştırılmışsa bu hal doğrudan piyasa paylaşımı olarak değerlendirilecektir.Aynı şekilde markalar üzerindeki kullanma hakkı, lisans anlaşmasıyla, muayyen bir bölge içinde o markayı münhasıran kullanma hakkı  diğer kimselere devredilebilir.Bu hallerde, bölgeler arası rekabeti bertaraf edecek nitelikteki kayıtlar,Rekabet Kanununa aykırı olacaktır.[131]
         Marka lisans sözleşmelerinde  söz konusu marka altında üretilecek ürünlerin belli bir fiyattan aşağı satılamaması kayıtlarına yer verilmesi halinde bu durum RKHK’ nun 4.maddesini ihlal edecektir.Bu durum özellikle tekelci (inhisari) olmayan (basit) marka lisans sözleşmelerinde  söz konusu olmaktadır. Basit marka lisans sözleşmesinde  markayı kullanma yetkisini elinde tutan lisans veren, lisansla üretilecek ürünlerin sözleşmede belirlenen fiyattan aşağı satılamayacağı kaydını koyarak , lisans alanlarla  aralarındaki potansiyel rekabeti önlemek isteyebilir.Bu kayıtlar da Rekabet Kanununa aykırı olduğundan geçerli olarak kabul edilemeyecektir.[132] Ancak yine de RKHK.m.4’e aykırı olan lisans sözleşmesi aynı kanunun 5.maddesinde düzenlenen muafiyet koşularını taşıyor ise  muafiyet alabilir.Avrupa Birliği mevzuatında tüm lisans sözleşmelerini kapsayacak şekilde  grup muafiyeti tüzüğü hazırlanmıştır.Bu tüzüğün getirdiği başlıca yenilik , çeşitli pazar payı eşikleri düzenlemiş olmasıdır.Tekel şartı sadece lisans alanın ilgili pazardaki payı %40’ı aşmıyorsa muafiyetten yararlanır; eğer bir olipol pazarı söz konusu ise %10 u aşmamalıdır.Topraksal sınırlamalar ise  bu koşuldan yararlanmanın  pazar payının %20 yi aşmaması halinde muafiyetten yararlanacaktır.[133]
         Marka Lisans Sözleşmeleri ile Rekabet Hukuku alanında yatay ve dikey rekabet sınırlaması yapılması mümkündür.Aynı Pazar payına sahip ve birbiriyle ya fiilen ya da potansiyel olarak rakip olabilecek lisans alan ve veren arasındaki anlaşma yatay anlaşma; piyasanın farklı aşamalarında bulunan ve birbiriyle rakip teşebbüslere  rekabeti sınırlama amacıyla aynı konuda lisans hakkının tanınması durumunda ise dikey anlaşmanın varlığından söz edilebilecektir.[134] Yatay anlaşma fiilen ve potansiyel olarak  rakip olanlar arasında etkili olduğundan rekabeti sınırlayıcı etkisi dikey anlaşmalara oranla daha ağırdır.[135] Örneğin kartel oluşturmak yatay anlaşmanın tipik bir örneğidir.
            Marka lisans sözleşmesi ile  hakim durum elde edilerek  rekabetin bozulması  mümkündür. Bu şekilde ekonomik gücün kötüye kullanılması  halinde Rekabet Hukukunun ilgili hükümleri uygulama alanı bulabilecektir.Fikri ve sınai mülkiyetin tanıdığı tekel hakkı kullanılarak  çeşitli işletmelerin piyasaya girişinin önlenmesi halinde, bu konuda sınai hak sahibinin açacağı dava, Rekabet Hukukuna aykırılık iddiasıyla karşılaşabilecektir.[136]
         Fikri ve sınai mülkiyet hakları , sahibine bir monopol sağlar, ancak bu monopol sınırsız değildir. Malı ilk defa rıza ile piyasaya sürme konusunda  bir monopol , yani kontrol yetkisi marka sahibinindir, ancak marka hakkının tüketilmesi ilkesi gereği, marka sahibinin , malın piyasaya sürülmesinden sonra malın dolaşımını kontrol yetkisi  yoktur.[137]
            Rekabetin dikey sınırlaması  açısından özellik arz eden bir durum  markalar arası  ve marka içi rekabettir.Marka içi rekabetin  teşebbüs ve tüketicilerin seçim ve ticaret özgürlüğü  üzerinde önemli bir etkisi bulunmamaktadır.Oysa markalar arası rekabet, rekabet Hukuku bakımından  daha korumaya değerdir.Markalar arası rekabet  yeteri derecede varsa marka içi rekabet  Rekabet hukuku açısından pek bir  sorun yok demektir, ancak bir marka piyasada hakim durumda ise  marka içi rekabetin markalar arası rekabetin yerini alması dolayısıyla RKHK.m.4 hükmüne tabi olması söz konusu olabilecektir.[138]  Avrupa Birliği Komisyonunun Dikey Anlaşmalar Hakkındaki  Grup Muafiyet Tüzüğü ve buna paralel düzenleme getiren Rekabet Kurulu’nun 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği, belirli hükümleri içeren fikri ve sınai haklar içeren  hükümleri kapsamına almış, bunların dışındakileri ise grup muafiyeti dışında bırakmıştır.[139]
           
            2. Uygulamaya İlişkin Örnekler[140] :

            a. Lisans Alana İlişkin Kısıtlama Örnekleri:

            -Markanın Geçersizliğini İleri Sürmeme Şartı :
            Marka lisans sözleşmesine konulan  lisans alanın marka sahibine karşı markanın geçersizliğini ileri sürmemesine ilişkin  şart  Rekabet Hukuku açısından nasıl değerlendirilmelidir? Moosehead/Witbreat Kararında markanın geçersizliğini ileri sürmeme yükümlülüğünün  piyasaya girme konusunda  bir engel oluşturacağı için rekabet üzerinde etki eden bir durum olduğu kabul edilmiştir. [141] 1988 tarihli Bayer Kararında ise  lisans konusunun geçerliliğine itiraz etmeme kaydının , lisansın bedelsiz olarak verildiği, dolayısıyla lisans alanın  bedel ödemek suretiyle  rekabetsel ortamda dezavantajlara maruz kalmadığı  hallerde rekabet sınırlaması getirmediği  ileri sürülmüştür.[142]
            -İhracaat Yasağı  Şartı:
            Marka, faydalı model, patent, tasarım, sahiplerine yaratılmış bir değerden faydalanma hakkı vermesine rağmen , ihracat yasağı koyma yetkisi hakkın varlığına değil, kullanımına ait bir hak olarak görüldüğünden Rekabet Hukuku  sınırlamalarına tabi olmalıdır.
            Markalı malların ülkede piyasaya sürülmesinden sonra  marka hakkı sahibinin bunları  yurt dışına satması veya yurt dışında da ürettiği ihtimalde  bunların üçüncü kişiler tarafından ülkeye ithali paralel ithalat olup, paralel ithalatın o ülke piyasasında olan ürünle karıştırılma ihtimali verecek ve markanın ürünü ayırt edici  fonksiyonunu kullanmasına engel olacak durum yaratması  halinde  geçerli bir sözleşme şartı olarak görülemiyeceği söylenebilir.[143]
            Vecro/Aplix kararına göre  marka hakkının,patent hakkının aksine  belli bir süreye ( patent koruma süresi) bağlı olmadığı ve kullanmanın devamı veya marka tescilinin uzatılmasıyla  marka sahibi veya marka lisansı sahiplerinden birisinin Topluluk ülkelerinden birisine  ihracat yapması halinde , marka üzerindeki hakkın ileri sürülemeyeceği , sadece o bölgede söz konusu malların ithalatını korunmasını haklı kılmayan özel sebeplerin varlığı halinde  buna itiraz edileceği belirtilmiştir.[144]
            -Rekabet Etme Yasağı:
            Delta Chemie/DDD kararında lisans alanın benzer bir malın üretim ve dağıtımını yapmak için önceden lisans verenin rızasını alma yükümlülüğü bu yükümlülüğün , lisans verene lisans sözleşmesi çerçevesinde  kendisine verilen bilgilerin  başka bir ürün için kullanılıp  kullanılmadığını kontrol etmesine  imkan verdiği gerekçesiyle  rekabeti sınırlandırıcı olarak görülmemiştir.[145]
            -Ekipmanın Lisans Verenden Alınması Şartı:
            Marka lisansı verilirken kaliteyi sağlamak amacıyla ekipmanın da aynı lisans verenden sağlanması şartının kısıtlama sayılmaması için ekonomik fayda sağlaması gereği  İsviçre Hukukunda  savunulmaktadır.Ancak Türk Hukukunda  bu şart markanın garanti fonksiyonu içinde değerlendirilmektedir.[146]
            -Ürün Üzerinde Lisansı Gösterme Yükümlülüğü:
            Marka lisanslarında lisans verenin ürünün lisanslı olarak üretildiğine dair bilginin ürün üzerinde yer alması markanın ürünün menşeini belirtme fonksiyonuna  uygun olduğu ve bu durumun rekabeti sınırlayıcı etkisi olsa da bunun marka hakkının münhasıran  varlığından kaynaklanan hak olduğu belirtilmektedir.[147]
            -Lisans Alanın Alt Lisans Almasını Yasaklama:
            Campari kararında  lisans alana verilen hakların başkasına devrine ilişkin yasaklamanın  rekabet üzerinde etkisinin bulunmayacağını, bunun lisans sözleşmesinin taraflarının sıkı bağlılık ilişkisi içinde değerlendirilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.[148]
            Lisans sözleşmesinde  markanın kullanılmasının şart koşulması; franchise sözleşmelerinde , franchise alanın, franchise verene ait  sınai hakları kullanmasına ilişkin kayıtlar; marka lisansı sözleşmesi ile lisans alana, sadece sözleşmede öngörülmüş  mal ve hizmetlere ilişkin olarak  markayı kullanma izni; lisans verenin sahip olduğu sınai hakta tek tasarruf sahibi olması şartı..vb şartlar Rekabet Hukukuna aykırı olarak değerlendirilmemektedir. Buna karşın, lisans sözleşmesinde, lisansı alına ürünle ilgisi bulunmayan başka ürünlerinde alınması şartı; ürünün üreticisi olarak  lisans alanın gösterilmesinin yasaklanmasına ilişkin kayıtlar; lisans alanların ürünü belli özellikler sahip satıcılara satma konusunda anlaşmaları vb durumlar ise rekabeti kısıtlayıcı kayıtlar olarak değerlendirilebilmektedir.[149]

            b.Lisans Verene İlişkin Kısıtlama Örnekleri:

            -İnhisarilik (Tekelcilik) Kaydı:
            Nungester Kararında mahkeme inhhisari açık ve inhisari kapalı lisans ayrımı getirmiştir.Buna göre eğer bir inhisari lisans sözleşmesi lisans sahibi ile  lisans alan arasındaki sözleşmesel  ilişkiyi düzenliyorsa , yani lisans veren o bölgede başkasına lisans vermemeyi ve kendisi de bu bölge içinde  sınai hakkını kullanmamayı üstleniyorsa açık inhisari lisans sözleşmesi  söz konusu olmaktadır.Eğer üçüncü kişilerin yaratacağı tüm rekabet olanakları  lisans sözleşmesi ile ortadan kaldırılarak  ( paralel ithalat veya diğer bölgelerdeki lisans sahiplerinin  o bölgeye girmesi ) o bölge için tam anlamıyla inhisari olma durumu sağlamışsa kapalı inhisari lisans sözleşmesinden bahsedilmektedir.Açık lisans sözleşmesi olarak nitelediği (olaydaki) lisans sözleşmesini değerlendiren mahkeme bunun  (Anlaşmanın 85/1 maddesine) uygun olduğuna karar vermiştir.[150]
            -İnhisari Bölge kayıtları:
            Rekabet Kurulu Paşabahçe Şişe cam A.Ş.nin yabancı bir kuruluşla  yaptığı sözleşmede kuruma Türkiye’de münhasır olarak lisans hakkı ile üretim hakkı tanınmasının  RKHK.m.4 de yer alan rekabeti engelleme, bozma veya kısıtlama amacı taşıyan bir sözleşme olarak nitelendirerek yasak kapsamında görmüşse de  lisans konusunun özelliği nedeniyle  RKHK.m.5’deki muafiyet şartlarının oluştuğuna karar vererek beş yıllık muafiyet tanımıştır.[151]
            -Belli Bir ürün veya Hizmet İçin İnhşsarilik kaydı:
            Moosehead/Whitbread Kararında Komisyon belli bir ürün veya hizmet için inhisarilik kayıtlarının  m.85/1’e göre geçerli sayılamayacağını, çünkü diğer rakiplerin aynı markayı elde ederek rekabet yaratmalarını engellediğini belirtmiş ancak söz konusu markanın piyasada önemli bir yer tutmadığını dolayısıyla söz konusu marka için inhisarilik  kaydının geçerli sayılmasına karar verilmiştir.[152]
            - En Çok Gözetme Kaydı:
            Kabelmetal-Luchaire Kararında hiç kimseye hiçbir şirket veya kuruma diğer lisans alanlardan daha avantajlı şartlar uygulanmayacağını öngören kayıtların geçerli olamayacağını belirten Komisyon bunun m.85/!’e aykırı olduğuna karar vermiştir.[153]

            c. Lisans Sözleşmeleri Alanında Hakim Durumun Kötüye Kullanılmasına İlişkin Örnekler:

         Lisans sözleşmesinin konusunun mutlak hak olması nedeniyle sahibine hakim durum sağlamaya elverişli elverişlidir.Avrupa Komisyonu  Vere Plat Kararında pazardaki payın %80’ine sahip olanların bir araya gelmesinin rekabetin düzgün işlemesine  engel olma imkanı vermesi dolayısıyla  hakim durumun kötüye kullanılmasının varlığı kabul edilmiştir.[154]
         Avrupa Topluluğu  Adalet Divanı bir kararında[155] lisans verilmesi talebinin reddedilmesinin tek başına kötüye kullanma olmadığını belirtirken  daha sonraki bir kararında[156] ise lisans vermeyi reddetmenin  özel şartların varlığı halinde  hakim durumun kötüye kullanılması sayılacağını kabul etmiştir.
            Belli bir ürün için ürünün değeri ile bağlantısı olmayan  aşırı fiyat saptamalarının  hakim durumun kötüye kullanılması olduğunu kabul eden kararlar mevcuttur.[157] Lisansı verilen teknolojiyi kullanmak için gerekli olmadıkça lisans sözleşmesi ile yan yükümlülükler öngörülmesi de hakim durumun kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiştir.[158]
            Türk Hukukunda hakim durumun kötüye kullanılması RKHK.m.6’da düzenlenmiştir.Buna göre, bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde veya bir bölümünde  bir mal veya hizmet piyasasındaki  hakim durumunu, tek başına yahut başkalarıyla yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır.Sınai haklar alanında hakim durumun kötüye kullanılması ;
            -Sınai hakkın kötüye kullanılarak kazanılması,
            -lisans verilmesi teklifinin hakkı kötüye kullanma sayılan reddi,
            -kötüye kullanmaya müsait şartların kararlaştırılması ,
            -sınai hakkı hiç kullanmama yolu ile
mümkün görünmektedir.

            3. Hükümleriyle Rekabeti Sınırlayan Marka Lisans Sözleşmelerinin Geçerliliğine  İlişkin Sonuçlar:

            Lisans Sözleşmeleri ile rekabet sınırlaması yapılması sözleşmenin kısmen veya tamamen  geçersizliği sonucunu doğuracaktır.Bu geçersizliğin dayanağı ise  BK.m.19 ve m.20 de belirtilen kanuna aykırı olarak yapılan sözleşmelerin kısmen veya tamamen geçersizliğine ilişkin  yasal düzenlemedir.RKHK.m.1 vd. gereğince  sözleşme ile getirilen şartlardan dolayı sözleşmenin geçersizliği sonucunun doğması ve ileri sürülebilmesi için rekabet engellenmiş, bozulmuş veya kısıtlanmış olmalı;ayrıca RKHK.m.5 de düzenlenen muafiyet  şartlarından yararlanılmamış olması gerekmektedir.Kısaca BK.19.ve 20. maddelerine göre sözleşmenin geçersiz olabilmesi için her şeyden önce  kanuna ( RKHK’a ve Rekabet Hukukuna  ilişkin diğer mevzuata)  aykırılığın tespit edilmiş olması gerekir.Rekabet Hukuku ilkelerine, sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerin karekterine daha uygun olması nedeniyle marka lisans sözleşmelerinin geçmişe değil, ileriye etkili hüküm doğurduğunu kabul etmek gerekir.[159]




























SONUÇ VE DEĞERLENDİRME :

            Geçerli, etkin bir marka lisans sözleşmesinin  oluşturulabilmesi için   Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukukuna ve özelde Marka ve lisansa ilişkin ; Borçlar Hukukuna ve özelde Sözleşmelere ilişkin ; Rekabet Hukukuna ve özelde rekabet sınırlamalarının lisans sözleşmelerinin geçerliliğine etkisine ilişkin  temel bilgilere ihtiyaç vardır.Bu çalışmada özellikle bu temel bilgilere değinilmiş ve lisans sözleşmelerinin  kurulmasına, hükümlerine ve sona ermesine ilişkin temel noktalar incelenmiş  ve marka lisans sözleşmelerinin   geçerliliğini etkileyen temel sorunlar irdelenmiştir.Konunun içine girdikçe aslında her bir sorunun ayrı bir inceleme konusu yapılabileceği de görülmüştür.Örneğin, Marka Lisans Sözleşmesinin Hukuksal Niteliği tek başına bir inceleme konusu yapılabilecek kapsamdadır.İnceleme sırasında bu konu fazla irdelenmemiş sadece lisans hakkının tekelcilik özelliğine rağmen  lisans sahibine mutlak bir hak vermediği, şahsi bir hak olduğu noktasındaki belirlemelerle yetinilmiştir.
            Lisans türleri çeşitli kategorilere göre ayrıma tabi tutularak incelemiştir.Her ne kadar 556-KHK’da inhisari (tekelci)  lisans, inhisari olmayan (basit) lisans ve alt lisanstan söz edilmiş olsa da daha pek çok kategoriye göre marka lisans sözleşmesinin oluşturulabileceği  görülmüştür.Örneğin Lisansın kapsamına göre, lisansı ve dolayısıyla marka lisansını da “kısmi”, “tam”,”geniş” lisans şeklinde bir sınıflandırmaya sokmamız pek ala mümkün olmaktadır.Markanın tescilli sınıflarından sadece bir kısmı lisans sözleşmesine konu edilmiş ise “kısmi marka lisansı” ndan  söz edilebilecektir.
            Her ne kadar  marka lisansının geçerliliği açısından  Rekabet Hukukuna ilişkin düzenlemeler doğrudan etki yapmasa da  sözleşmede yer alan hükümlerin ya da uygulamasının rekabeti sınırlayıcı olması halinde  bu sözleşmenin Rekabet hukuku düzenlemelerine  aykırılığı ileri sürülebilecek ve dolayısıyla “kanuna aykırılık” nedeniyle sözleşmenin BK.m.19 ve 20 anlamında kısmen veya tamamen  iptali söz konusu edilebilecektir.
            Marka lisans sözleşmesi hükümlerinin, taraflara  yükümlenen temel ve yan edimlerin rekabeti sınırlayıp sınırlamadığının baştan belirlenebilmesi ve rekabeti sınırlasa bile muafiyet verilebilecek durumların bilinmesi önem kazanmaktadır.Örneğin, Avrupa Topluluğu uygulamasında, tekel şartı , sadece lisans alanın ilgili pazardaki payı  %40’ı aşmıyorsa  muafiyetten yararlanabilmektedir.
            İncelemede, markanın sona ermesinin, marka hakkının tüketilmesinin ve markanın hükümsüzlüğünün de marka lisans sözleşmesinin geçerliliğini ne şekilde etkileyebileceği de cevap bulunmaya çalışılmıştır.
            Yabancı unsurlu  lisans sözleşmelerine uygulanacak hukukun belirlenmesi konusuna da değinilmiştir.Yabancı uyruklu bir lisans veren ile Türkiye’de yerleşik bir lisans alan arasında yapılan bütün lisans anlaşmalarının-ki marka lisans anlaşmaları da buna dahildir- Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Dairesi tarafından onaylanması gerekmektedir.
            Sonuç olarak, inceleme konumuz olan marka lisans sözleşmesi ile ilgili tüm konular ve sorunlara değinilmeye çalışılmış, ancak  sorunlara ayrıntılı çözümler getirmek yerine konuya bir bütün olarak ışık tutulmaya çalışılmıştır.




                                                           --o0o--





                                                          







                                               K A Y N A K Ç A

A. KİTAP:


AKINTÜRK,T.                     : Borçlar Hukuku,Genişletilmiş 10.Bası,                                                                 İstanbul,2004

AKİPEK,Ş. / KÜÇÜKGÜNGÖR,E.
                                               :  Sözleşmeler Rehberi, Ankara,2000,Yetkin

AKYOL,Ş.                            : Borçlar Hukuku,Özel Borç İlişkileri

ARKAN,S.                            : Ticari İşletme Hukuku,4.Baskı,Ankara,1998

ARKAN,S.                            : Marka Hukuku Cilt.II,Ankara,1998


ARSEVEN, H.                      : Nazari ve Tatbiki Alâmeti  Farika Hukuku,                                                        İstanbul,1951
ASLAN,İ.Y.                          : Rekabet Hukuku, Genişletilmiş 2.Basım,                                                              Bursa,2001

ASLAN,İ.Y.                          :  Rekabet Hukuku Bakımından Dikey Anlaşmalar                                                  Teori ve Uygulama, İstanbul,2004, Ekin Kitabevi


AYİTER,N.                           : Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri,Ankara,1981

BAŞ,M.                                  : Teknik Bilgi ( Know-How) Lisans Sözleşmesi,                                                     Ankara,2000,Yetkin

DİRİKKAN,H.                     : Tanınmış Markanın Korunması,                                                                          Ankara,2003,Seçkin Yayınları

DÖNMEZ, İ.                         : Markalar ve Haksız Rekabet Davaları,İstanbul                                                   1992

ÇELİKEL,A./GELGEL,G.Ö.           :  Yabancılar Hukuku, Yenilenmiş 11.Baskı,                                                           İstanbul, 2004,Beta yayınları


ERDEM,B.B.                        :  Patent Hakkının Korunmasına ve Patent                                                            Hakkına İlişkin  Sözleşmelere uygulanacak                                                          Hukuk, Avrupa Patent Anlaşması                                                                                    ve Ekleri ile Genişletilmiş ve Yenilenmiş                                                                 2.Bası,İstanbul,2002

EREL,Ş.                                 : Türk Fikir ve Sanat Hukuku,Ankara,1998

GRASSINGER,G.E.             :  Sponsorluk Sözleşmesi,Ankara,2003,Beta ;

GÜRZUMAR,O.B.               :Franchıse Sözleşmeleri  ve Bu Sözleşmelerin                                                       Temelini Oluşturan Sistemlerin Hukuken                                                             Korunması,. İstanbul,1995,Beta


KARAHAN,S.                      : Ticari İşletmeler Hukuku, 9.Bası, Konya,1999


KARAHAN,S.                      : Ticari İşletme Hukuku,Konya 2000

KARAHAN,S.                      :  Yeni Marka Hukuku Mevzuatı,Güncelleştirilmiş                                                 2.Baskı,Konya,2000



MERAN,N.                           :  Marka Hakları ve Korunması,
                                                 Ankara- 2004,Seçkin  Yayınları

NOMER, N.H.                      :  Borçlar Hukuku,2.Baskı,İstanbul,2001,Beta

OĞUZMAN,M.K./ ÖZ,T.M.            :  Borçlar Hukuku, İstanbul,2000

ORTAN,A.N.                        :  Avrupa Patent Sözleşmesi,Ankara

OYTAÇ, K.                           :  Karşılaştırmalı Markalar Hukuku,
                                                  Genişletilmiş 2.Bası,İstanbul,2002
                                                

ÖZDEMİR,S.O.                    : Sınai Haklara İlişkin Lisans Sözleşmeleri ve                                                        Rekabet  Hukuku Düzenlemelerinin Lisans                                                          Sözleşmelerine  Uygulanması,
                                                 İstanbul,2002,Beta yayınları

ÖZDİLEK,A.O. / ÖZDİLEK,B.B.
                                               : A’dan Z’ye Uygulamalı Sözleşme Örnekleri,III                                                  Cilt, İstanbul,2004,Vedat Kitapçılık

ÖZEL,Ç                                 :  Marka Lisansı Sözleşmesi,Ankara,2002,Seçkin                                                    Yayınları

POROY , R.                          :  Ticari İşletme Hukuku,5.Bası,İstanbul,1987

POROY,R.                            : Ticari İşletme Hukuku, İstanbul,1994


PEKDİNÇER,T.                    : Fikri-Sınai Mülkiyet Hukuku Mevzuatı,                                                              İstanbul,2003,Der Yayınları



POROY,R./YASAMAN,H.  : Ticari İşletme Hukuku,9.Bası,İstanbul 2001

SANLI,K.C.                          : Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da                                                       Öngörülen Yasaklayıcı Hükümler ve Bu                                                    Hükümlere aykırı Sözleşme  ve Teşebbüs Birliği                                             Kararlarının Geçersizliği,İstanbul,2000

SARGIN,F.                           : Milletlerarası Unsurlu Patent ve Ticari Marka                                                   Lisansı  Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk,                                                      Ankara,2002,Turhan Kitabevi

SELİÇİ,Ö.                             : Borçlar Kanunu’na Göre Sözleşmeden Doğan                                                   Borç İlişkilerinin  Sona Ermesi,İstanbul, 1977



SİRMEN ,L.                          : Türk Özel Hukukunda Şart,Ankara,1992

SÖZER , B.                           : Elektronik Sözleşmeler,İstanbul,2002

ŞANAL,O.                            :  Markanın Hükümsüzlüğü,Ankara,2004, Adalet                                                  Yayınevi

ŞEHİRALİ, F.                                   : Patent Hakkının Korunması, Ankara,1998

TEKİNALP, Ü.                     : Fikri Mülkiyet Hukuku,Güncelleştirilmiş ve                                                          Geliştirilmiş  3.Bası, İstanbul,2004

TEKİNALP ,Ü.                     : Yeni Marka Hukukunda Tescil İlkesi ve Tescilsiz                                              İşaretlerin Hukuki Durumu,(Tescil İlkesi),                                                            Prof.Dr.Kenan Tunçomağ’a Armağan,İstanbul,1997

TEKİNALP, Ü.                     : Türk Hukukunun Avrupa Birliğine Uyumu,                                                      İstanbul,2001

TEKİNAY,S.S.  vd.              : Borçlar Hukuku,C.1,Yeniden Gözden Geçirilmiş ve                                            Genişletilmiş 5.Bası,İstanbul,1985,Fakülteler

TOPÇUOĞLU,M.                 : Rekabeti Kısıtlayan Teşebbüsler Arası İşbirliği                                                 Davranışları ve Hukuki Sonuçları,                                                                        Ankara,2001,RekabetKurumu Yayını,Lisansüstü Tez                                                Serisi No:7

UMUR,Z.                              : Roma Hukuku Lügatı,İstanbul-1983,İstanbul                                                      Üniversitesi  Yayını

UMUR,Z.                              : Roma Hukuku,İstanbul,1984,Filiz Kitabevi

YASAMAN ,H.                    :  Marka Hukuku ile İlgili  Makaleler, Hukuki                                                       Mütalaalar, Bilirkişi Raporları,
                                                  İstanbul,2003, Beta Yayınları

YASAMAN,H /ALTAY, S. A. /YUSUFOĞLU,F./YÜKSEL,S.
                                               :  Marka Hukuku,C.II,İstanbul,2004,Vedat                                                             Kitapçılık

YÜKSEL,A.S.                       :  Patent ve Lisans ( Patent,Marka,Know-How)                                                     Sözleşmesi Hukuku, Marmara Üniyersitesi Yayın                                         No:471,İktisadi ve İdari Bilimler Fak.Yayın                                                         No:384,İstanbul,1989


B. MAKALE:


AMİCBA, G.                         :  Abhazlar’ da Damga”,Yay. Haz.: Zafer                                                              SÜREN,ÇİPXE Kafkas Aile Damgaları,                                                      İstanbul,2001, As Yayınları

GÜSAR, V.                           :  Çerkeslerde Aile Markaları ( Çipkhe-Çipxe)                                                      Yay. Haz.: Zafer SÜREN,ÇİPXE Kafkas Aile                                                         Damgaları,İstanbul,2001, As
KARAHAN,S.                      : ” 556 Sayılı KHK Uyarınca Verilmiş İlmi ve                                                          Kazai  İçtihatlar  Işığında Marka                                                                  Hukukunda Hükümsüzlük  Davaları”,
                                                    Ankara Barosu Uluslar arası Hukuk Kurultayı                                                         2002;Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku,Ankara                                                     2002
KILIÇOĞLU, A.M.              : “Önsöz” Ankara,21.02.2001, Emel BADUR, Türk                                                Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı                                                              Anlaşmalar (Uyumlu Eylem ve Kararlar) ,                                                       Ankara,2001,Rekabet Kurumu Yayını


C. SÖZLÜK:

Büyük Larousse, Milliyet Yayınları,C.15

Grand Master Genel Kültür Ansiklopedisi,C.3 ,Milliyet Yayınları,İstanbul,1992

Resimli Ansiklopedik BÜYÜK SÖZLÜK İngilizce,Fransızca,Almanca karşılıklar,terimler,deyimler,atasözleri, C.7, (Ansiklopedik Yayıncılık )

Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları,Yeni Baskı,C.2,Ankara,1988





                                                           EK-1                                                 

İNHİSARİ (TEKELCİ) MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ


                        İşbu Sözleşme (bundan böyle “SÖZLEŞME” olarak anılacaktır);

LİSANS VEREN   : “/……………İSTANBUL” adresinde mukim “K… San. ve Tic. Ltd. Şti. (bundan böyle LİSANS VEREN olarak anılacaktır).

LİSANS ALAN      : “…………… İSTANBUL” adresinde mukim “T….A.Ş.” (bundan böyle  LİSANS ALAN olarak anılacaktır)Arasında aşağıda belirtilen koşulları kapsayacak şekilde akdedilmiştir.

MADDE 1: SÖZLEŞMENİN KONUSU

                                    İş bu SÖZLEŞME;
                     Türk Patent Enstitüsü nezdinde LİSANS VEREN adına başvurusu yapılmış bulunan 2003/xxxx kod numaralı “T… Çocuk Kulübü Şekil” ve 2004/xxxx kod numaralı ve “T….” ibareli markaların ve markaları oluşturan ibarenin, sadece “DERGİ ve CEP TELEFONUNDAN OYNANAN ELEKTRONİK OYUNLAR-JAVA OYUNLARI” malları üzerinde kullanım haklarının, LİSANS VEREN tarafından LİSANS ALAN’a verilmesi ile ilgili koşulları kapsamaktadır.

MADDE 2: LİSANSIN TÜRÜ

            İş bu Sözleşme kapsamındaki lisans, iş bu sözleşmenin 3 üncü madde hükmünde belirlenen mallar üzerinde olmak kaydıyla İNHİSARİ (MÜNHASIR) lisanstır.Sözleşmenin akdinden itibaren sözleşme kapsamına giren mal ve hizmetlerle ilgili olarak ilgili markaları LİSANS ALAN’ dan başka kimse kullanamaz, markaların sadece mülkiyet hakkı LİSANS VEREN’ de kalmakta devam eder.

            LİSANS ALAN, üçüncü bir kişi tarafından, markalardan doğan haklara tecavüz edilmesi durumunda, markalar sahibinin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açmak yetkisine sahiptir.İşbu sözleşme bu yönüyle LİSANS ALAN’ın  marka tecavüzü ile ilgili her türlü davayı kendi adına açabilmesine dair Yetki Belgesi hükmündedir.

            LİSANS VEREN, lisans konusu markaların, yenileme ücretlerini süreleri içerisinde yatırmak ve Türk Patent Enstitüsü’ne bildirmekle yükümlüdür. LİSANS VEREN’in bu bildirimi yapmaması veya ücretlerin ödenmemesi halinde markaların yenilenmemesi nedeniyle doğacak hak kayıplarından LİSANS VEREN, LİSANS ALAN’  a karşı sorumludur.Ancak, LİSANS VEREN, LİSANS ALAN’dan -3.madde kapsamındaki markalarla sınırlı olmak ve lisans süresi içerisinde olmak kaydı ile – TPE’ ye yatırmış olduğu marka yenileme ücretinin kendisine ödenmesini talep edebilir. LİSANS ALAN , dilerse marka yenileme ücretini kendisi de yatırabilecektir .
            İş bu Sözleşme konusu markaların, LİSANS VEREN’in iradesi dışındaki nedenlerle (mücbir sebep) , marka haklarının ortadan kalkması halinde LİSANS VEREN’in, LİSANS ALAN’a karşı hiçbir sorumluluğunun olmadığını LİSANS ALAN kabul eder.Ancak mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra LİSANS VEREN derhal TPE’ne mücbir sebep başvurusu yapmak, başvurunun kabulü halinde ilgili ücretleri yatırmak zorundadır.

MADDE 3: SÖZLEŞMENİN KAPSAMI

            İşbu SÖZLEŞME, SÖZLEŞME’ye konu markaların kapsadığı mal ve hizmetlerden, 2004xxxx kod numaralı marka başvurusunda yer alan, sadece “DERGİ” malını kapsamaktadır. Ayrıca, LİSANS VEREN, söz konusu ibareyi, LİSANS ALAN’ ın, “CEP TELEFONUNDAN OYNANAN ELEKTRONİK OYUNLAR-JAVA OYUNLARI” üzerinde kullanmasını da kabul etmektedir.

LİSANS ALAN, T… ve T…. Çocuk Kulübü+Şekil ibareli markaları, işbu Sözleşmenin imza tarihinden itibaren, sözleşme  kapsamı dışındaki mal veya hizmetlerde kullanmayacağını, kullandırmayacağını, hiçbir şekilde ve surette yurtiçinde ve dışında bu ibare üzerinde hak sahibi olmasını sağlayacak bir girişimde bulunmayacağını, bulundurmayacağını kabul etmektedir.LİSANS ALAN , bir başka mal-hizmet sınıfında lisans konusu markaları kullanmak istediği takdirde LİSANS VEREN’ e yazılı başvuru yapmak zorundadır.LİSAN VEREN, yazılı başvuruya karşı yazılı ya da zımni olur verdikten sonra artık, LİSAN ALAN’ a karşı yetki aşımı iddiasında bulunamaz.

            LİSANS ALAN, Sözleşme konusu isim ve markaları, marka başvurularında belirtilen şekilde kullanacak olup, herhangi bir değişiklik yapmayacağını kabul eder.

            LİSANS ALAN, markanın işbu Sözleşme konusu mallar üzerindeki kullanımında, markanın imajına uygun davranmak durumundadır. Markanın imajını zedeleyecek, saygınlığına ve verimliliğini gölge düşürecek davranışlarda bulunmayacağını, bulunduğu takdirde zararı tazmin edeceğini  kabul ve taahhüt eder. eder.Aynı şekilde LİSANS VEREN de Lisans Sözleşmesi kapsamına giren mal ve hizmetlerle ilgili olarak LİSANS ALAN’ın aleyhine olarak markanın imajını zedeleyecek, saygınlığına ve verimliliğine gölge düşürecek tutum ve davranışlarda bulunmayacağını, bulunduğu takdirde zararı tazmin edeceğini  kabul ve taahhüt eder.

MADDE 4: SÖZLEŞMENİN SÜRESİ

            İşbu Sözleşme, yürürlük tarihinden itibaren başlayıp, süresiz olarak ( LİSANS ALAN’ın tek taraflı olarak lisans hakkından vazgeçtiği ve bu iradesini LİSANS VEREN’ e yazılı olarak ihbar ettiği tarihe kadar)  akdedilmiştir.LİSANS VEREN’in tek taraflı fesih hakkı yoktur.

MADDE 5: ÜCRET
            İşbu Sözleşme bedelsiz olarak yapılmıştır.Sözleşme devam ettiği sürece veya herhangi bir sebeple sona ermesi halinde dahi taraflar lisans ile ilgili olarak birbirlerinden herhangi bir ücret talebinde bulunamazlar.Bu yönüyle bu sözleşme serbest ( freilizenz) lisanstır.

MADDE 6: VERGİ, RESİM, HARÇ ve ÜCRETLER

            İşbu Sözleşmeden doğan tüm vergi, resim, harç ve ücretler LİSANS ALAN tarafından ödenecektir.

MADDE 7: ALT LİSANS VERİLMESİ

            LİSANS ALAN işbu Sözleşme kapsamındaki lisans haklarıyla ilgili olarak hiçbir surette alt lisans veremez, başka suretlerle, üçüncü şahısların kullanımını sağlayamaz.

MADDE 8: MÜCBİR SEBEP

            Taraflardan her biri iradesi dışında meydana gelen, öngörülemez ve karşı konulamaz bir mücbir sebep halinden kaynaklanan yükümlülük ihlali durumunda, sorumluluktan bağışık tutulur.

            Mücbir sebep durumunda bunu ileri süren taraf:
(i)                 Mücbir sebebi diğer tarafa mümkün olan en kısa zamanda bildirmeyi,
(ii)               Mücbir sebebin etkilerini hafifletmek amacıyla makul tüm önlemleri almayı
(iii)             Ve mücbir sebep dolayısıyla yaşanan hak kaybının telafisi için yetkisi dahilinde olmak kaydı ile ilgili kuruma başvurmayı kabul ve taahhüt eder.

MADDE 9: TEBLİGAT

            Taraflar arasında bilimum tebligat, ,ihtarname, mektup ve diğer yazışmalar için geçerli olmak üzere, posta veya faks yoluyla her bir tarafın kendi şirket merkezine
            LİSANS VEREN’in: ……… İstanbul adresinde mukim “K…… San. ve Tic. Ltd. Şti “
            LİSANS ALAN’ın: ……….. İSTANBUL” adresinde mukim “T…..A.Ş.”
Veya diğer tarafa önceden bildirilen bir başka adresine gönderilebilecektir.

MADDE 10: ANLAŞMAZLIK HALİ

            İşbu Sözleşmeden kaynaklanan bütün ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri yetkili ve görevlidir.
MADDE 11: Toplam olarak 11 maddeden oluşan işbu Sözleşme, 3 sayfa ve 2 nüsha olarak hazırlanmış ve imzalanmıştır.

            Lisans Veren                                                 Lisans Alan
                                               Noter Onayı
                                               EK-2

            MARKA LİSANS SÖZLEŞMESİ ( Basit/ İnhisari Olmayan)

Lisans Veren: ...................................................................

Lisans Alan: ....................................................................

Bir yanda "......................................" adresinde T.C.  Kanunlarına göre kurulu ................................, ile diğer yanda "......................................................." adresinde T.C. Kanunlarına göre kurulu ........................................... arasında aşağıda yazılı markaların Türkiye’de kullanılması konusunda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin 20 ve 21 Maddelerine uygun olarak aşağıda belirtilen şartlarda bir lisans sözleşmesi imzalanmıştır.

1. Lisans sözleşmesi şartlarında  “.................................................................... ” “Lisans  Veren”, “.................................” "Lisans Alan” olarak belirtilecektir.
Lisans sözleşmesine konu olan markalar, 
......................... tarih ve ............sayılı .................................................................................. ,
.................    .......... tarih ve ............sayılı ...................................................................... markasıdır. (markalarıdır)
2. Lisans sözleşmesinin geçerlilik süresi imzalandığı tarihten itibaren ..........yıldır. Eğer taraflardan birisi sürenin bitiminden altı ay önce yazılı olarak sürenin bittiği ve uzatılmayacağı ihbar etmezse lisans sözleşmesi yeni bir ......... yıllık süre için uzatılmış olacaktır ve izleyen süre bitimlerinde de aynı kural uygulanacaktır.
3. Birinci.maddede yazılı olup, lisans veren adına tescilli olan markaların kullanılmasıyla ilgili olarak lisans alan, lisans verene ................................................... bedel ödeyecektir.
4. Lisans sözleşmesi, marka tescil belgelerinde kayıtlı malların (ve/veya hizmetlerin) tamamı (.....................kısmı) için geçerlidir.
5.      Lisans alan , lisans aldığı markanın kullanılacağı malların kalitesini koruyacak ve ilgili standartlara uyacaktır.
6.  Lisans alan, lisans aldığı markayı aynen kullanacaktır. Lisans konusu markada değişiklik yapmak hakkı lisans verene ait olacak ve bu değişiklikler  marka tescil başvurusu yapıldıktan sonra bu lisans sözleşmesi bu markalar içinde geçerli olacaktır.
7.  Lisans veren, lisans alanın yazılı izni olmaksızın bir başka gerçek veya tüzel kişiye bu lisans sözleşmesine konu olan markaların kullanılması konusunda lisans verebilir. (veremez) Lisans alanın tali lisans verme yetkisi yoktur.
8.  Üretimden doğacak her türlü sorumluluk Lisans alana aittir.
9.   Lisans sözleşmesinden doğacak anlaşmazlıkların çözümünde ..................Mahkemeleri yetkili olacaktır.
10.  Lisans Sözleşmesi başka hiç bir şekil ve şarta tabi değildir.


Lisans Veren                                                              Lisans Alan
imza                                                                                imza


Noter Onayı




[1] Rekabete ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan  farklı ilişkiler söz konusu olabilir.ÖZEL,s.57
[2] ARKAN,s.193
[3] ÖZEL,s.59,60
[4] ÖZEL,s.60
[5] ÖZEL,s.59; TEKİNALP,s.432
[6] ÖZDEMİR,s.61,YASAMAN,s.745
[7] ÖZDEMİR,69
[8] MODIANO,G,Le Contrat de licence de brevet,Geneve,1979, 64 ( Nakleden: ÖZDEMİR,69-70
[9] ÖZDEMİR,70,d.n.296
[10] ARKAN,196
[11] ÖZDEMİR,71
[12] ÖZDEMİR,69
[13] Marka Devir Sözleşmesi, Marka İnhisari Lisans Sözleşmesi, Marka İnhisari Olmayan Lisans Sözleşmesi örnekleri için Bkz. Sami KARAHAN, Yeni Marka Hukuku Mevzuatı,Güncelleştirilmiş 2.Baskı,Konya,2000,ek.
[14] YASAMAN,s.746, ve aynı sayfada 13.d.n.
[15] YASAMAN,s.746,ve aynı sayfada 15 .d.n
[16] YASAMAN,s.746
[17] Lisans sözleşmelerinin geçerli olabilmesi Alman Hukuku açısından her hangi bir geçerlilik  şekli aranmamaktadır.Bu anlamda taraflar böyle bir sözleşmeyi sözlü olarak da gerçekleştirebilirler. İsviçre Hukukunda da  lisans sözleşmeleri  özel bir şekli öngören yasal bir düzenlemeden yoksun olduğu için temelde her hangi bir şekle bağlı olmaksızın kurulabilir. ve aynı zamanda susmayla da gerçekleşebilir. ÖZEL,61,d.not.197,199
[18] TEKİNALP,432 ; ARKAN,196
[19] TEKİNALP,432
[20] Alman Hukukunda marka hakkının rehninin aksine lisansın sicile tescili kurumuna yer verilmemiştir.ARKAN,197,d.not.88
[21] ÖZDEMİR,68
[22] ARKAN,197, ÖZEL,63
[23] ÖZEL,s.129
[24] ÖZEL,s.130
[25] ARKAN,s.201
[26] TEKİNALP,s.432,433
[27] ARKAN,s.198,199
[28] ARKAN,s.199
[29] ARKAN,s.199
[30] ÖZEL,s.158
[31] TEKİNALP,433
[32] TEKİNALP,
[33] ÖZEL,176
[34] ÖZEL,s.176
[35] ÖZEL,s.177,d.n.247
[36] ÖZEL,s.162
[37] ÖZEL,s.164
[38] ÖZEL,s.166
[39] “...556 Sayılı KHK’nın 3.,6., ve 9. maddelerine göre tescilli markanın korunması ilke olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde geçerli  bulunmaktadır.Davalı, haksız rekabete konu kararnamenin 62.maddesinde sayılan taleplerden manevi tazminatın koşullarının oluşup oluşmadığı da tartışmalı hale gelmektedir.Zira davalının yurtiçi yapamadığı , piyasaya sürmediği, her hangi bir kazanç elde etmediği durumlarda davacının manevi zararının da oluştuğu kabul edilemez. O halde mahkemece , davalının savunmasına ilişkin delilleri toplanıp, 556 sayılı KHK’ nın m.62/b sonucuna göre karar verilmesi gerekirken , yazılı şekilde eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi  doğru görülmemiştir...” Y.11.HD.E.2000/2440, K,2000/3445,KT.24.4.2000 ilamı  ( Kaynak: PEKDİNÇER,s.236)
[40] OYTAÇ,s.220
[41] TEKİNALP,s.434
[42] TEKİNALP,433
[43] ÖZEL,s.176
[44] “…Davacı Vekili,müvekkili ile Japonya ‘da mukim Honda Motor Co.Ltd. arsında 1.7.1992 tarihli (Münhasır Distürübütörlük Ve Pazarlama Sözleşmesi) imzalandığını,anılan şirketin uluslararsı çapta ticari markaların hamili olduğunu ,müvekkilinin anılan sözleşme ile (Honda)markalı otomobillrin ve yedek parçalarının Türkiye ‘de satışı ,pazarlaması ve dağıtımı ile bakım ve servis de dahil olmak üzere 3.ncü kişilere  bayilik  verilmesi hususunda yetkili kılındığı gibi (Honda’ya)ait ticari markaların ,telif haklarının,patentlerin kullanılan model ve tasarımların ,sınai ve mülkiyet haklarının 3. kişilerce kullanılması halinde ilgili hakların korunması için gerekli önlemlerin alınması konusunda  da yetkili kılındığının ,müvekkilinin Bursa yetkili bayisinin dava dışı İnallar A.Ş. oldupunun, davalının (Kırgızlar Honda) ünvanı altında (Honda) marka araçların tamir,bakım  ve boya servisi işlettiğinin saotanması üzerine yapılan tespitte davalının markaya ait  özel amblemi kullandığının ve keza marka va logoyu işyerine ait antetli kağıtlarda, araç bakım tablolarında ,iş tulumlarında ve iş emirlerinde kullandığının tespit olunduğunun ,davalınınticari faaliyetleri sırasında yapmış olduğu işin kalitesi, kullanmakta olduğu yedek parçalar ve müşteri memnuniyeti konularında ciddi endişeler taşıdığını ,davalının anılan eylemlerinin  haksız rekabet olduğunun ileri sürerek ,davalının markaya tecavüzünün ref’i ve men’i ,haksız rekabetin önlenmesine ,fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla (500.000.000) lira maddi tazminat ve (1.000.000.000)lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
                Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
                Mahkemece ,davanın kısmen kabulüyle haksız rekabetin tespit ve men’ine, davalının kullandığı (Honda ) marka ve logolarının silinmesine  (26.800.000)lira maddi ve (500.000.000)TL manevi tazminatın davalıdan  tahsiline ilşkin olarak verilen karar ,davalı vekilinin temyizi  üzerine Dairemizce onanmış , bu defa da , davalı  vekili karar  düzeltme talebinde bulunmuştur.
                556 sayılı KHK.nın 21.maddesi sadecev inhisari lisansa sahip  olanların marka sahibinin markadan doğan haklarına  tecavüz edilmesi halinde  bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca marka sahibinin açacağı davaları kendi adına açabileceği,basit veya adi lisans diye de anılan  inhisari olmayan lisans sahiplerinin kural olarak böyle bir hakka bsahip olmadığı ,ancak basit lisans sahiplerinin de marka sahibine noter kanalıyla yapacağı bir bildirimden  sonra  marka sahibinin  3 ay içerisinde dava açmaması halinde bu bildirimi de ekleyerek kendi adına dava açabileceğini ve lisans sözleşmelerinde ,bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı hükümlerin bulunamayacağı ve bulunduğu taktirde geçersiz olduğu hükme bağlanmıştır.
                Davacı taraf .TPE nezdinde  tescilli bulunan (Honda ) markasının sahibi yabancı firma ile distribütörlük sözleşmesi yanı sıra ayrıca lisans sözleşmesi de imzalanmıştır.İmzalanan lisans sözleşmesi inhisari bir lisans sözleşmesi olmayıp ,basit lisans sözleşmesidir.Bu itibarla  lisans verene noter vasıtasıyla  bildirimde bulunmadan marka hakkına dayalı olarak dava açamayacağı gibi distribütörlük sözleşmesinin 12/2 maddesi de davcıya anılan şekilde davaaçma hakkı sağlamaz .
                Açıklanan nedenlerle mahkemenin aktif husumete ilişkin gerekçesi yerinde değil ise de ,davacı taraf haksız rekabetin tespit,men ve neticelerine dair iş bu davada sadece markaya tecavüz edildiği iddiasını ileri sürmemiş ,bunun yanında distribütörlük sözleşmesi uyarınca (Honda ) markalı otomoiller bakımaından servis hizmeti vermeye kendisi veya kendisi ile sözleşmesi buluna kişi ve kuruluşların yetkili olduğunu ,davalı tarafın  kendisi ile böyle bir sözleşmesi bulunmadığı halde,gerek işyeri ve  işyeri evraklarının  düzenleniş şekline ve gerekse iş yerinde çalışan kişilerin iş kıyafetlerinde  yer alan işaret ve yazılarla kendisini yetkili servis gibi göstermek suretiyle ,haksız rekabette bulunduğunu ileri sürmüştür.
                Dosya içeriği ve bilirkişi raporundan da bu iddianın yerinde olduğu anlaşılmaktadır.Davalı tarafın bu eylemlerinin de TTK nun 56 ve 57/5 maddesine göre davacı bakımından haksız rekabet teşkil ettiği açıktır.4.6.1958 tarihli ve 15/6 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca hukuki niteleme hakime ait olacağından açıklanan nedenlerle davacının aktif husumete ehil olduğu ve  davalı tarafın faaliyet süresine ve hayatın  olağan koşullarına nazaran hükmedilen miktar kadar davacının zarara uğradığının kabulünde netice itibariyle bir isabetsizlik  mevcut değildir.Öte yandan,3444 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle BK.nun 49.unca maddesine göre ,manevi tazminata hükmedilmesi için kusurun varlığı yeterli olup ,ağır kusur gerekli değildir.Açıklanan bu nedenlerle haksız rekabetin tespit ve men’i ile neticelerine ilişkin mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan,davalı vekilinin tüm karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir..”Y.11.HD.E.2002/553 ., K.2002/753 .,KT. 01.02.2002 sayılı ilamı ( Kaynak: NOYAN,s.177,178   
[45] “...Bildirim yazılı yapılmamışsa , bu geçerlilik yerine getirilemez.Ancak buna rağmen yazılı şekil geçerlilik şartı olarak nitelendirilemez...” TEKİNALP,s.434
[46] Marka üzerindeki hakkın korunması tescilsiz işaretler açısından genel hükümler ( TTK.m.56-58 ) kapsamındadır.ÖZEL,s.177
[47] “ Tecavüz genel anlamının yanında  markadan kaynaklanan hakka yapılan  bir saldırı, üçüncü kişilerin bu hakka yönelik haksız müdahaleleri anlamına gelir” ÖZEL, s.177
[48]  556-KHK.madde:9: “Aşağıda belirtilen hallerde, marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi vardır:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması,
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetlerle benzer olmayan mal veya hizmetlerde kullanılması halinde, tescili istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması .
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması,
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması,
c) İşareti taşıyan malın ithali, (Ek ibare: 4128-3.11.1995) veya ihracı,
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarda kullanılması.
Markanın sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibariyle hüküm ifade eder. Markanın tescili için yapılacak başvurunun yayınlanmasından sonra doğabilecek durumlarla ilgili olarak tazminat talebi yapılabilir. Ancak başvurunun yayını ile doğan haklar, tescilin yayınıyla birlikte tescilli markadan doğan hakların kapsamı içinde değerlendirilir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.”

[49] Anayasa  Mahkemesi , 02.03.2004 tarihli ve E.2002/92, K.2004/25 sayılı kararıyla ( RG.14.5.2004-25462) 556-KHK.m.61/d bendi Anayasanın 91.maddesine aykırı olduğuna ve iptaline; 4128 sayılı yasa ile eklenen 61/A maddesinin  ( c) bendinin 61.maddenin (d) bendi yönünden Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.Karar 1 yıl sonra yani 14.5.2005 tarihinde yürürlüğe girecektir.; TEKİNALP,s.455
[50] MERAN, s.231,232
[51] TEKİNALP,s.455
[52]  MERAN,s.232
[53] TEKİNALP,s.452 ; ARKAN,s.225; ÖZEL,185

[54] ARKAN,s.225,226
[55] 22.6.2004 Tarih ve 5194 Sayılı Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ,m.18, 556-KHK.nin 75.maddesinin “Delillerin Tespiti Davası”nı “Delillerin Tespiti” olarak değiştirmiştir.
[56] TEKİNALP,s.457
[57] ÖZEL,s.186
[58]  ÖZEL, s.187,ve d.n.306 da yer alan kaynaklar
[59] TEKİNALP,s.458
[60] TEKİNALP,s.459
[61] ARKAN,s.240

[62] MERAN,s.240 ; ERGÜN,Mevci,Türkiye’deki Marka Hakkına Tecavüz  Davaları, Markayı Kullanma Yükümlülüğü , Marka Koruması Uluslar arası Sempozyumu,24-25 Haziran 1998,İstanbul, Türk Patent Enstitüsü  Yayını,Ankara, 1998 ,s.161
[63] ÖZEL,s.189
[64] ARKAN,s.248
[65]  1 Nisan 2005 Tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış iken yürürlük tarihi 01.06.2005 tarihine ertelenen 26.09.2004 kabul tarih ve 5237 sayılı (yeni) Türk Ceza Kanunu,m.45 vd. gereğince ağır para cezası kalkmakta yerine “adli para cezası” öngörülmektedir.
[66]  Alman Hukukunda ise  bu süre ihlalin öğrenilmesinden itibaren 3 yıl ve en fazla 30 yıldır. ÖZEL,s.191,dn.329
[67] TEKİNALP,s.477.
[68] ARKAN,s.258 ; TEKİNALP,s.477; ÖZEL,s.191
[69]  22.06.2004 Tarih ve 5194 Sayılı Kanunun 17.maddesiyle değişikliğe uğramış halidir.
[70] Fügen SARGIN,Milletlerarası Unsurlu Patent ve Ticari Marka Lisansı Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk, Ankara,2002,Turhan Kitabevi, s.14
[71] SARGIN,s.267
[72] SARGIN,s.268
[73] SARGIN,s.270
[74] SARGIN,s.274
[75] 24.08.1995 tarihli Yabancı Sermaye Kararnamesi  ; OYTAÇ,s.221
[76] TEKİNALP,s.432
[77] ARKAN,s.197
[78] ÖZEL,s.195 ‘de  344.d.n.
[79] ORTAN,s.294
[80] Lale SİRMEN ,Türk Özel Hukukunda Şart,Ankara,1992,s.54  (Nakleden: ÖZEL,s.195)
[81] ÖZDEMİR,s.94, MERAN,s.186
[82] ÖZEL,s.198
[83] Özer SELİÇİ,Borçlar Kanunu’na Göre Sözleşmeden Doğan Borç İlişkilerinin  Sona Ermesi,İstanbul, 1977,s.112 vd ( Nakleden: ÖZEL,s.198,199 )
[84] ÖZEL,s.201
[85] Ali Sait YÜKSEL, Patent ve Lisans Sözleşmesi Hukuku,İstanbul,1989,s.116 ( Nakleden:ÖZEL,s.201
[86] TEKİNALP,s.432
[87] Ali Necip ORTAN,Patent Lisansı Sözleşmesi,Ankara,1979,s.299
[88] YÜKSEL,s.116,TEKİNALP,s.432,ÖZEL,s.206
[89] ÖZEL,s.207
[90] ÖZEL,s.209
[91] M. Kemal OĞUZMAN/ Turgut M.ÖZ, Borçlar Hukuku, İstanbul,2000 (Nakleden: ÖZEL,s.211,212)
[92] ÖZEL,131,132
[93] ARKAN,s.174;ÖZEL,s.134
[94] ÖZEL,134
[95]“... Mahkemece toplanan kanıtlara ve bilirkişi  raporlarına göre , davalının “Bahman” markasını 18.03.1991 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süreli tescil ettirdiği bu markalı sigaraların Mersin Serbest Bölgesine getirildiği , ancak serbest bölgeye yapılan ithalatın  556 Sayılı KHK’nın 14/d maddesinde belirtilen “Türkiye’ye ithalat” olarak kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında davalının markasını kullanmamış olması nedeniyle 556 sayılı KHK.nın 42/c maddesinde belirtilen markanın hükümsüzlüğü sonucunun doğduğu gerekçesiyle maddi tazminat istemi hakkında davanın açılmamış sayılması , davalı adına tescilli “Bahram” markasının hükümsüz olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmiştir...” Y.11.HD.E.2000/4432, K.2000/6633,T.11.09.2000 ( Kaynak: PEKDİNÇER, s.217 )
[96] TEKİNALP,s.439
[97] ARKAN,s.167
[98] Sami KARAHAN,” 556 Sayılı KHK Uyarınca Verilmiş İlmi ve Kazai İçtihatlar  Işığında Marka Hukukunda Hükümsüzlük Davaları”, Ankara Barosu Uluslar arası Hukuk Kurultayı 2002;Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku,Ankara 2002,s.526 (Nakleden TEKİNALP,s.437,d.n.1a)
[99] Y.11.HD. E.2000/5607,K.2000/6604, T.6.10.2000 ( Karar yayınlanmamıştır.Karar metni için Bkz.ÖZEL,s.139,d.n.47; TEKİNALP,s.440 )
[100] YASAMAN,s.907
[101] YASAMAN,s.908,909
[102] TEKİNALP,s.412
[103] ARKAN,s.169
[104] TEKİNALP,412
[105]  “...Türkiye’de veya yurt dışında taklidi imal ve ithal edilip satılan veya yurt dışından orijinal ithal edilmekle birlikte Türkiye’de değiştirilerek veya kötüleştirilerek , malın özgün niteliğinin değiştirilmesi , kanuni prosedüre uygun olmayarak ithal edilip yurda kaçak sokulması halinde ve elde bulunan orijinal emtianın ne şekilde bulundurulduğunun kanıtlanmaması durumunda bu eylemler marka hakkına tecavüz teşkil edecektir...” Y.11.HD.E.1998/7996, K.1999/2099,T.12.03.1999 ( Kaynak: PEKDİNÇER, s.214 )
[106] TEKİNALP,S.420
[107] TEKİNALP,s.422
[108] ARKAN,s.136,137; MERAN,s.149
[109] “...556 sayılı KHK’nin 13/I ve bu maddenin mehazı olan Avrupa Topluluğu Konseyi üye devletlerin markalarına ilişkin hükümlerin uyumlaştırılmasına ilişkin 89/104 sayılı Yönergenin 7.1.maddesinde “ marka sahibi tarafından veya onun izni ile markayı taşıyan malların piyasaya sunulmasından sonra marka sahibi, markanın bu mallarla ilgili olarak kullanılmasını yasaklayamaz” hükmü getirilmiştir. Buna “ marka sicilinden doğan hakların tüketilmesi” denmektedir.Markalı bir ürün marka sahibi ya da somut olayda olduğu gibi onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya sürülünce , hak tükenmiş olmakla , artık markayı taşıyan malın sonraki satışlarına davacının müdahale etme hakkı ortadan kalkmaktadır.Dolayısıyla aynı KHK.nin 9/II ve61/a maddelerine dayanılarak  marka hakkına tecavüz iddiası dahi dinlenemeyeceği gibi davalı eylemini haksız rekabet olarak nitelendirmek de mümkün olmayacaktır.Ancak aynı KHK’nin 13/II maddesi uyarınca marka sahibi , malın piyasaya sunulmasından sonra , üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmasını önleme yetkisine sahiptir...” Y.11.HD.E.2000/7381,K.2000/8746,T.09.11.2000 ( Kaynak: MERAN, s.150,151 ) Benzer kararlar için Bkz:MERAN,s.150-160
[110] Y.11.HD.E.1998/7997,K.1999/2098, K.T.12.3.1999  ( Kaynak: Kazancı Mevzuatbank)
[111] RG.13.12.1994-22140
[112] Ahmet M.KILIÇOĞLU, “Önsöz” Ankara,21.02.2001, Emel BADUR, Türk Rekabet Hukukunda Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşmalar (Uyumlu Eylem ve Kararlar) , Ankara,2001,Rekabet Kurumu Yayını,s .vi.
[113] BADUR, s.18
[114] İ.Yılmaz ASLAN,Rekabet Hukuku, Genişletilmiş 2.Basım,Bursa,2001,s.72
[115] ÖZDEMİR,s.164, ASLAN,s.72
[116] ÖZDEMİR,s.165
[117] K.C.SANLI,Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da Öngörülen Yasaklayıcı Hükümler ve Bu Hükümlere aykırı Sözleşme  ve Teşebbüs Birliği Kararlarının Geçersizliği,İstanbul,2000,s.93,ÖZDEMİR,s.167
[118] SANLI,s.169,ÖZDEMİR,s.168,169 ve bu sayfada d.n.69 de yer alan diğer kaynaklar
[119] SANLI,s.78 vd.; ASLAN,s.79 vd.;ÖZDEMİR,s.169
[120] ÖZDEMİR,169
[121] ASLAN,s.81
[122] ÖZDEMİR,s.169
[123] ASLAN,s.87
[124] Metin TOPÇUOĞLU, Rekabeti Kısıtlayan Teşebbüsler Arası İşbirliği Davranışları ve Hukuki Sonuçları, Ankara,2001,Rekabet Kurumu Yayını,Lisansüstü Tez Serisi No:7, s.62
[125]  1997/1 sayılı Rekabet Kurulu’ nun İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ’in 2.maddesinde Rekabet Kurulu’ndan izin alınması gerekli birleşme ve devralmalar belirtilmiştir.
[126] TOPÇUOĞLU,s.226
[127] ÖZDEMİR,s.199
[128] ÖZDEMİR,s.200
[129] ÖZDEMİR,s.209
[130] TOPÇUOĞLU,s.227 ve aynı sayfada 49 nolu d.n. ta yer alan yabancı kaynak.
[131] TOPÇUOĞLU,s.227 ve aynı sayfada 50 nolu d.n. ta yer alan açıklama ve diğer kaynaklar
[132] ASLAN,s.337 vd.
[133] ASLAN,s.338
[134] ÖZDEMİR,s.211
[135] SANLI,s.92
[136] ASLAN,s.345
[137] AT uygulamasında “Merc v.Stephart Davası”ında  Avrupa Topluluğu Adalet Divanı , patentin mali dönüşü garanti etmediğini, hak sahibinin malı bir ülkede sattıktan sonra, bu kararının sonucuna katlanması gerektiğine karar verilmiştir.Case 187/80 Merck v.Stephart (1981) ECR 2063. (ASLAN, s.353 )
[138] SANLI ,s.94 ; ÖZDEMİR,s.215
[139] Grup muafiyeti tüzüğünü ve buna paralel düzenleme içeren Tebliğ hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz.İ.Yılmaz ASLAN, Rekabet Hukuku Bakımından Dikey Anlaşmalar teori ve Uygulama, İstanbul,2004, Ekin Kitabevi,s.141 vd.
[140] Kararlara ilişkin bilgi ve özet alıntılar Saibe Oktay ÖZDEMİR’ kaynak kitabından alınmıştır.Bu nedenle  ayrıca her kararda kitabın ilgili sayfası belirtilmemiştir. Kararlara değinilen ilgili sayfalar: 204-277 arasıdır.
[141] Moosehead / Whitbread,JO (1990) L 100/36 
[142] Bayer Kararı 27.9.1988 T., 65/86  
[143] ÖZDEMİR,s.220
[144] 1985 Tarihli Velcro-Aplix kararı, JO.,30.08.1985, L233,30.
[145] Delta Chemie/DDD Kararı,JO.,15.11.1988,L 308,34, § 34.
[146] ÖZDEMİR,s.239
[147] ÖZDEMİR,s.241
[148] Campari Kararı,JO.,(1978) L.70/75
[149] ÖZDEMİR,s.239-254
[150]  Nungester Kararı, 8.6.1982 T,258/78,Rec.1982,s.2015, § 53.
[151] 28.9.1999 T.99-44/466-295 sayılı Karar.
[152] Moosehead/Whitbread Kararı ,JO.,(1990) L 100/35.
[153] Kabelmetal-Luchaire Kararı,JO.,22.8.1975,L 222/3.
[154] Vere Plat Kararı,JO.,(1989),L 33/65
[155] Volvo c/Vent Kararı,Rec.1988,6230
[156] Komisyon Kararı RTE,ITP,BBC c/Commission,JO.,(1989), L 78/43: ATAD Kararı Rec.1995 I 743 vd.
[157] Parke-Davis and Co/Probel,reese, beintema-interpharm ve Cevtrafarm,Rec.1968,110; United Brands c/Commission,Rec.1978,304
[158] Eurofix-Bauco/Hilti Kararı,JO (1989),L 65/19; Tetra Pak II Kararı ,JO.,(1992),L 72/I.
[159] ÖZDEMİR,s.276-277

(NOT: LÜTFEN BU HUKUKSAL MAKALENİN ( YÜKSEK LİSANS BİTİRME PROJESİ/TEZİ) 2005 YILINDA HAZIRLANMIŞ OLDUĞUNU-VE GÜNCELLEMENİN YAPILMAMIŞ  OLDUĞUNU-BİLEREK BİLEREK OKUYUNUZ VE DEĞERLENDİRİNİZ.Av.İhsan BERKHAN.25.01.2011)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder